Altın yaldızların çağıydı
süslü aynalara sığmayan saraylıların,
mütekebbir ve mütehakkim kahkahaların,
avların, baloların, şampanyaların,
tekerine çamur değmeyen atlı arabaların zamanıydı.
Sarayların çağıydı
Tanrıyı damarlarında saklayan hanedanların,
gotik kemerlerin gölgesindeki günahların,
yalnızca tarihçilerin tanıdığı tabloların,
soyağacının zamanıydı.
Kutsalların çağıydı
Tanrıları için savaşanların,
Tanrının maskesini takanların,
gökyüzüne yaslanıp yeryüzünü unutanların,
Tahtlarını tanrıya taşıtanların zamanıydı.
Çığlıkların çağıydı
saray duvarlarına ulaşmayan feryatların,
kuyuların bulanık suyunu yudumlayan çocukların,
zehirli bir hançer yarasıyla ölmemek için yaşayanların,
acımasızlığın zamanıydı.
Çağdaş olamayanların çağıydı
İki yakası olmayan bir nehrin,
Farklı vuran saatlerin,
gölgelerin,
zamanıydı.
Işığın kendi kuyusuna düştüğü zamanlardı.
Kayıt Tarihi : 12.9.2025 10:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!