Roma rakamlarıyla gelmem ben sana
Yüreğin saatini çoktan kırdım.
Ya çok evvel sende olurum, ya çok sonra
Bil ki ya bekleyenim, ya bekletirim…
Öyle tenhaları da bilmem hiç
İçimin tabelası rakımsız
Şimdilerde, zaman eğrilip kendine çektiği kadar!
Bir nifak dalıyor cumbadan.
Uzaktan geçenlerin bir zamanlar hikâyesi,
içilmiş çayların bardağı daha sıcak dururken;
göz dalıyor istemsiz bir serçe canıyla.
Öyle sevişirdik biz, bir aslanın ceylana doyduğu kadar
Bazen, hiç bir savaşın sonu zafere taşımaz
Savaşırsın! Düşman insandır, doğa masum.
Ne depremdir düşman, nede bir fırtına
Her fırtınaya saklı bir hain, sürüyle alçak! ..
Bekler anını vurmak için asla şaşırmaz.
Söylemeliydin, bu gidişin çok önce alınmış bir karar olduğunu.
Bir kahpenin ettiğini bana yakıştırman, hiç olmadığı kadar
Beni canımdan etse, bu kadar çok çekmezdi karanlığın içine.
Hani o kaderden bahis edilen zamanlar konusu sen, ben olduğu vakit
Üstüme titreyen bakışlarına ve diline sürdüğün şu kalbim
Öyle inanmıştı demek her şeye inancım boşunaymış, boşuna.
Kararan güne and olsun bu rezil geceye,
sövmeyen dil puşttur! Girmeyen küfüre
Hicazdan usul yapma, geçme peşrevimden
kazırım yüreğine en cüretkar halimi.
Serilir mah'ıma ay düşer şarap gözlerinden
hangi mahzen yağmada gel gör beni.
''Şu kara alemde kul hak ile doğrula
Sancağı göğsün de bu yiğit kimdir?
Derin bir ihanetin oyununa kurt ola
Yavşaklığın tarafına geçenleri bilir.''
Kim ki ihanetin elit yavşağı, erkektir!
Sen gittiğinden beri soğuk, terk edilmiş bir şehir havası var içimde.
Bakamıyorum hiç bir şeye, öyle sıcak ve yedi rengiyle gök kuşağının.
Alamıyorum tadını artık suyun, ekmeğin eski kokusu yok fırınlarda.
Dolaşmayı sevmiyorum artık, bir tesadüf olurda karşıma çıkmazsın.
Sen gittiğinden beri uğramıyorum sokağına, oturmuyorum parkta ki banka
Solumuyorum havasını şehrin kokun gelmeyecekse bana.
Hangi kitaba baksam konu hep sen
girdaplı bir havanın savurduğu
karanlık gecelerde
uçuşan kiremidi evlerin, sönük geçen saatler
yataklara sığmayan sevişmelerin, ter kokusu.
mum ışığına kalmış korkudan sinmiş yüzler
Artık, sonlara çekilmiş bir yerde
Bulmadık kendimizi, yok gülemedik.
Dilden düşen o en güzel söze
Kalbi harcadık, biz harcadık!
Adsız makamların salah saati
Senle bir sona böyle alıştık, biz alıştık.
Seni yoklar da sevdim ben
Kelimelerle başladı aşk, göz muaftı bu işten.
Sezgilerle sarıldım kalbine hece hece işledim
Yaklaştım gönül denizinin en güzel sahiline.
Seni! Seni Seviyorum diyebilmek
O kadar özel ve güzeldi ki.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!