bir tencere kaynıyor beynimde
yüreğimde, küflü vakitlerden bir kurbağa büyüyor
alışmak sularında
eriyen ben miyim, zaman mı yoksa?
şapkalardan uçan gülleri toplayıp
hüznüme bir ad takmalıyım
vurmalıyım kendimi, çiçekli yollara
şiirler yontmalı, köşeli taşlardan
dünya, bir karın boşluğu, bir ev yeri
dülgerler harç karmasın, söyleyin
kırıp, dökmeden de sevilebilir dünya
basamak basamak yükseliyor, alışmak suları
konuşmazsam çıldırırım, dilim çürür ağzımda
şöhretli bir kırmızı
yanarken gördüm istanbul’da
kurup ağzımı, bozuk bir saate
geç kalkmak için, yaz günlerine
tırnaklarım büyüyene kadar koşmalı
alıp şeytanın çıngırağını
gururun bacağını kırmalı
sular yükseliyor, balıklar da gitti
çıkmalı artık kıyıya
özlemek deyip, bırakıyorum
elimden, çok doğru bir tavşan kaçtı
gece kaçtı gözlerime
uykusunda ağlayan kadınlar
uykusuz çocuklar doğuruyor sabahları
acıyla halvet olmuş kemancılar
yanlış horozları kesmiş yine
çekmece gıcırtılarıyla uyanmak zorundayız
savaş söylentileri kavrulurken mikrofonda
tüfekler çatmayın çocuk gözlerine
kuşları karıştırmayın bu işe
kuşlar savaşa inanmaz
güneş battı, uçurtmaları indirelim denize
analar, sütten kesilmişse
karpuz çıksa da yaz gelmez
günebakanlar yoruldu, güne bakmaktan
soyundu saflığını, çocuk dişleri
dünya ısırdı beni
sırmalı beşikler küçüldü çoktan
beyaz bir gemi yapayım kendime
suların keyfi yerinde
19 Mart 2016 Cumartesi / İstanbul
Halil IşıkKayıt Tarihi : 21.3.2016 15:17:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!