Nar kırığıdır gözlerim,
kızıl alanlara düştü karanfili
sevdamın.
Ellerim çiçek toplar.
Yüreğim bahardır benim.
Kırılmış dal uçlarından
çatlayan bir fidanla tutunur hayat.
Kanar damarından sağılarak toprak
gölgelerinde çığlık çığlığadır.
Vedası zordur aşkın
ne diyeceğini bilemezsin:
Düğümlenir... Tutulur nutkun...Söyleyemezsin...
Çatallanır dilin, kıvranır
anlatamazsın!
Hüzünlü yüzünde saklanan o sırrın,
birbirimize yansıyan büyüsüyle yıkanırken,
ne sen korkardın ne de ben;
bu dünyanın gündelik ölçülerinden, doğrularından.
Sanki her şey o an,
Masada alevlerle yansırken
buğulu yüzün,
sanki yıllardır sana hasret
bir sese kulak,
verir gibisin.
Senden kokladığım güllerin kokusu kaldı.
Aşk o zamanlar,
içimizde pembe kanatlı bir rüzgârdı.
Uçuşur giderdi.
Kirpiklerinin arasındaki esrarlı her bir bakış
Sarı çizgilerin arasında,
içimize düşen bir mevsimde solar hüznümüzün rengi;
sanki kırılan her bir ihanetin açmazına dolanırlar.
Kucaklardık oysa,
bir daha bir daha koşabilseydik,
Nerede nasıl başlamıştı?
Gönüllerde birbirimize saklanmış birer candık.
Suskunduk,
başkaca bir şey soramamıştık!
Birimiz Akdeniz kocaman,
"Kadınlar cam gibidir adeta.
Çünkü cam ve kadınların ömrü kırılana kadardır. " Douglas Noel
Düşlerinde kırılan bir camdır göz bebekleri kadının.
Nehir çiçekleri sinen kokusuna;
mavi, pembe ve mor renkleri yansır bu dağların.
Atlılar çok gerilerde kaldı.
Zaman modern;
duyguları söndüren itfaiyecilerin,
köpükleri bile
artık katkılı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!