İhtilal günleri...Asiler aranıyor.
Kodamanlar şöyle diyor;
“Herşeyin elinde, aşkın bile.
Bir silah vardır, çeliği parıldayan! ”
Lanet okuyorum tümüne;
Kesen, delen, acıtan...
Akşam erken iner mahpusaneye.
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
Devamını Oku
Ejderha olsan kar etmez.
Ne kavgada ustalığın,
Ne de çatal yürek civan oluşun.
Kar etmez inceden içine dolan,
Alıp götüren hasrete.
şiirin sonuna bayıldım.bu sözü uzun uzun düşünmek istiyorum.cevabını çok iyi bilmeme rağmen.iyiki şairler var.iyiki varsın dostum.
'Memleketini sevenlerin, memleketleri tarafından bir gün sevilmesi dileğimle...'
bu dileğiniz umarım gerçek olur...
vatanseverlere 'kıanlar' alkışlanırken ve arkadan vurulman bunca 'ucuzken'..satarlar vatanımı...satarlar ve biz
...evet bu günleri bekleriz seslerimizi yükseltmek için...
YÜREKLİ SESLENİŞİN SUSMASIN...
Vatan kurtaran şabanların eserleri ve uygulamalarının içler acısı sonuçları ortada, koca bir demokratik ülkeyi neye çevirdiklerini görüp de utanıyorlar mıdır acaba? Hiç sanmıyorum ama yazdım işte dost yürek! Bu güzel ve duyarlı şiirini tüm içtenliğimle kutlarım. (10on+ant)
sevgili şair unutulurmu yaşananlar ..her eylül yürek kızıl kanar............................
Barış Trenim Eylül
Eylüldü adı hep mahsun...yaralı
Çatırdayarak kurumuş bir dal
Koptu ağacından
Güvercinimde..kanatlarından
Çakılarak indi yere
Dayanamadı insanoğlunun
Onca cehaletine
Adını koyamadığım yorgunluk
Ah yorgunluk çuval misali yığılıverdi
Ayak dibime..
Eylül benim adım dedi...tutarken elimi
Bağlanmışmıydı gözlerim...simsiyah her yer
Bir yarasa atladı atlayacak
Ortasına yüreğimin
Utançta insanlık utançta yaşam
Göz kapaklarımda ağır bir perde
Sesim kısık sesim boğulmuş
Alabildiğine yankılanıyor oysa
Dar patikalarda.
Huzurdu barıştı arayışı insanın
Öyle demişlerdi büyürken bana
Peki ya neden sancılar çoğalmakta
Eylül suçun yokki senin.... utanma
Kanayan düşlerle çevrili bu gezegende
Mor gülüşler kaldı dudaklarda
Bir meleğin dokunuşu kadar zor
Rüzgara tutunabilmek
Yağmuru durdurabilmek kadar hayal
Patinaj yapılmakta bir yandan
Ulaşamadığımız sevda durağında
Bir ömürmüydü sığan avuçlarımıza
Geçipte giden anlaşılamadan
Gizlerimize çarptı.....bonbardıman
Birazdan gün akşama kavuşacak
Bir tren kalkacak meçhule
Kimlerin elleri sallanacak
Kimler kalakalacak..geride
Mevsim değiştiren göçmen kuşları
Son defa koklıyacak sevdiği çiçeği
Bellekler hep bir şeylere takılı
Bir oda kapısında.... göz yaşında çaresizliğin
Güneşin ısıtıp kuruttuğu...
çatırdıyarak kırılan dal ucunda
Kan çanağı yürek...kızıl gelincik tarlasında
Neden yaşıyoruz bunca kötülüğü
Yine eylül geldi......sarısıyla moruyla
O MUYDU...... KÜSKÜN İNSANLARA
Utanıyor şimdi....hüzün mevsimi olduğuna
31 8 2008........Müzeyyen Başkır
12.Eylül 1980 PAZAR
Düşünüyorum da şu insanları
Kimi neşeli dilediğince gülen
Kimi rüşvetle işini bitiren
Kimi de suskun
Çaresizliğine ağlayan
Pınar Atay 1977
Okulum bu sene malum olaylardan üç ay kapanmıştı.O sene zar zor ve çok kısa bir zaman aralığında yapılan yazılı sınavlardan sonra zamanından önce yaz tatiline girmiştim.
O sene çok canlar yanmıştı,çok canlar yitmişti.Elimizden gelen yoktu yitenlere ya yeni den yitecek olanlara…
Benim gençliğim sevememişti hiç alabildiğine haykıramamıştı sevdasını.Yiten canlar gibi sevdası da yitip gitmişti gençliğimin.Onların sevdası memleket olmuştu,yeşildi aslında sevdaları,maviydi belki de deniz kadar uçsuz bucaksızdı kim bilir.
Umutlarım vardı yeşil
Yemyeşil
Hayat
Tozpembe miydi acaba
Bilinmez ki
Denizin mavisiydi belki de
Sevdalar
Pınar Atay 1978
Geceleri sokağa çıkma yasakları başlamıştı.Sokaklar sessiz,sokaklar sakin.Hastamı hastaneye götüremem,teyzem arasa yetişin bayıldım öldüm dese gidemem.Neyse ki annem babam yanımda.
Ya da ben onların yanındayım.
Yalnız sokaklar
Yapayalnız sokaklar
Ve ben sokakların sokaklar benim
Yapayalnız işte ikimiz
Bazen konuşuyoruz
Dert yanıyoruz birbirimize
Derman arıyoruz yalnızlığa
İkimizde
Arkadaş oluyoruz birlikte
Ve ben sokakların sokaklar benim.
Pınar Atay 1979
Çiçeği burnunda yeni yetme bir memurdum.Görev aşkıyla yanan,bu gün git yarın gel demeyi bilmeyen henüz.Amirlerine saygılı,arkadaşlarıyla iyi geçinen ve çok sevilen bir memurdum ki
Arkadaşlarımdan yeni kız bebekleri olanlar benden dolayı pınar adını verdiler bebelerine.
Çalışma hayatımın en sevdiğim zamanıysa gece nöbetleri olmuştu.Benim gibi birkaç arkadaşla birlikte ezbere şiir okuma yarışına girerdik.En çok şiir okuyana kafadan izin verir onu bir saat dinlendirir yerine de biz çalışırdık.Bizim grubun arasında bir olaydı ve bunu kimse fark etmezdi.
O sabah erkenden kalktım saat dokuzda işe gidip arkadaşlarımdan Pazar nöbetini devir almam gerekliydi,uyku ağır bastı bir on dakika kadar daha uyuyup kalkacaktım ki annemin salondan gelen çığlığıyla yerimden fırladım.Radyodan Bir başkadır benim memleketim şarkısını söylüyor Ayten Alpman.Hemen pencerelere koşuştuk mahalle asker dolu,her apartmanın başında bir grup asker var.Nöbete gideceğim işe geç kalmak olmaz ki nasıl yapayım,ne edeyim hemen telefona sarıldım haber vereceğim ya arkadaşlara gelemeyeceğim diye.Onlar geceden toplanmışlar meğer ne bileyim ki,gençliğimde ilk defa askeri bir darbeyle karşılaşıyorum,aaa telefonlar kesilmiş çalışmıyor.Olur mu böyle hem telefon hizmet memuru olacaksın hem de elinden bir şey gelemeyecek ne acı bir durum.Gençlik işte daha sonraları hayatımızda çok çok çok daha acılı günler yaşadık ve yaşıyoruz.Telefonun kesilmesi de neymiş.
Arkadaşlara ulaşamadım o gün işe de gitmedim tabi.Televizyon ve radyo başından da ayrılmadık ailece.
Sabah kahvaltısı için ekmek yok,bakkallar kapalı.Annem evde olan unla bir şeyler yapıverdi hemen.
Öğlen yemeğini de geçiştirdik.Endişeli beklememiz devam ederken gelen askerler tarafından evimiz denetlendi.Of ya babamın bile girmediği odama askerler girmişti.Bu nasıl bir darbeydi böyle anlamadım gitti.
Daha dün askerlerimizi aileleriyle görüştürmüştüm.Onlara konuşma bağlamıştım.Hangisiydi acaba yarım saat fazladan görüştürdüğüm asker bilinmez ki.Memhetti işte benim Mehmetlerimden di.
O gün akşama doğru eve gelen telefonlayarın sabah işe gideceğimi öğrendim.Apartmanın kapısına gelen askeri bir aracla görev yerime nakledildim.
12.Eylül.1980 Pazar günü yaşadıklarımı ömrüm boyunca unutmayacağım.Bu tarihten sonrasını ise yani 1980 sonrasını ise asla unutmayacağım.Bu tarihten sonra on sene kadar şiir ve öykü yazmayı bıraktım.Yazmadım.
Güneş mor kızıllıklar içinde batıyor mor dağların arkasında
Ve ben seni yaşıyorum sürmelim mor kızıllıklar içinde
Belki kaç uzun yıl batacak güneş ve ben seni yaşayacağım
Kaç uzun yıl mor kızıllıklar içinde sürmelim.
Oğlum Mehmedime
Pınar Atay 1989
9 eylül 2008 Gaziantep
''Memleketini sevenlerin, memleketleri tarafından bir gün sevilmesi dileğimle...''
kaleminin daimi olsun...
İhtilalin ılık koynunda üç adam,
Üç ölüm nedeni.
Kimseler gelip, durmuyor;
Kanlı başında asinin.
Herkesin ağlayanı oluyor da;
Neden kimse okşamıyor, ıslak saçlarından;
Memleketi için öleni? ...
Harika dizeler kaleminiz daim olsun Saygılar...
yürekten katılıyorum ve eyvallah diyorum sevgi ve saygılarımla.mustafa-sufist_05
Bazı şeyler hiç unutulmaz hele aynı evde iki kardeşin ya da ana babanın vatan haini suçlamasıyla evlatlarını dışlamaları.İşte bu şiir bir hatırlatma 1eylül barış günüymüş
ya gülüyorum her yerde zulüm ve savaş var..kaleminize sağlık bu halk birgün akıllanır eminim
Bu şiir ile ilgili 45 tane yorum bulunmakta