Aladağ'ın zirvesinden, süzüldü taze bir esinti,
Yamaçlardan aşağıya doğru, indi şimdi,
Doldurdu vadilerin içini, o güzelim çam kokusu,
Ruhuma işledi yavaşça, ferahlatıcı dokusu,
Çektim ciğerlerime, bu eşsiz, arı nefesi,
Bütün yorgunluğumu, alıp götürdü bu hevesi,
Alçak ovaların boğucu atmosferi, çok uzakta kaldı,
Bedenim bu taptaze canlılıkla, tamamen canlandı,
Yolculuğumun en kıymetli, armağanı bu serinlik.
*
Fışkırdı kayaların arasından, rengarenk çiçekler,
Yosun tutmuş gövdeleriyle, dimdik duran ağaçlar,
Tabiatın cömertçe sunduğu, nice eşsiz güzellikler,
Mor sümbüller, sarı çiğdemler, narin gelincikler,
Kendi lisanlarında sessizce, bir şeyler fısıldıyor,
El değmemiş bu alem, insana derin bir huzur katıyor,
Asırlardır ayakta duran, ulu meşelerin gölgesinde,
Kök salmış varoluşun anlatısı, saklıdır özünde,
Bu zengin bitki örtüsü, bakan gözleri şenlendiriyor.
*
Ulu dağların rüzgarı, bilge bir melodi söylüyor,
Kuru dalların hışırtısı, bu dingin müziğe katılıyor,
Uzaklardan gelen derelerin, tatlı, sürekli şırıltısı,
Sanki tabiatın kalbinin sakin, düzenli atışı,
Mutlak sessizliğin ortasında, duyulan o fısıltılar,
Kulaklarımda çınlayan nice gizemli, hoş şarkılar,
Şakıyan kuşların cıvıltıları, havayı neşeyle bezemekte,
Yankılanan sesler kanyonlarda, kendine cevap bulmakta,
Dinledikçe ruhum, engin bir sükûnet ile tanışıyor.
*
Aladağ'dan usulca gelen serinlik, tenimi okşuyor,
Buz gibi tatlı bir ürperti, bütün bedenime yayılıyor,
Zihnimi bulandıran ne varsa, hepsi birden dağılıyor,
İçime tarifsiz bir berraklık, bir hafiflik doluyor,
Sanki ruhum bu saf havayla, tamamen arınıyor,
Hücrelerim bu eşsiz canlılıkla, adeta yeniden canlanıyor,
İliklerime kadar işleyen, bu ferahlatıcı dokunuş,
Bana sanki yeniden bahşedilmiş, muazzam bir varoluş,
Bütün dünyevi ağırlıklarımdan, kurtulduğumu seziyorum.
*
Zirvenin ucundan, engin ufuklara doğru bakıyorum,
Ayaklarımın altında uzanan, manzaraya dalıyorum,
Pamuk yığınlarını andıran, bulutların üzerinde,
Gökyüzünün maviliğiyle, baş başayım bu yerde,
Özgürlük duygusu, kalbimin her zerresini kaplıyor,
Varlığım bu sonsuz boşlukta, yeni bir anlam buluyor,
Küçük dünyaların telaşları, burada hükmünü yitiriyor,
İnsan bu yükseklikte, kendini ne kadar küçük hissediyor,
Yine de, evrenle bütünleşmenin hazzını yaşıyorum.
Doruklardan doğan pınarların, şırıltısı ne hoştur,
Suları o kadar berraktır ki, içimi billur gibidir,
Buz gibi kaynaklardan yola çıkan hayat dolu akıntı,
Kayaların arasından kendine yol bulan, nazlı çağıltı,
Binlerce yıldır süren bu yolculuk, hiç bitmeyecek,
Bu saf sular aktığı yerlere, daima yaşam getirecek,
Avuçlarıma doldurup içtiğimde, hissettiğim o canlılık,
Damarlarımda dolaşan sanki saf, arı bir aydınlık,
Dağların sunduğu bu cömert, armağandan içiyorum.
*
Gökyüzünde kanat çırpan, heybetli kartalı izliyorum,
Yamaçlarda sekerek gezinen, yaban keçilerini görüyorum,
Doğanın gerçek sakinleri, ne kadar mutlu, ne kadar özgür,
Onların yaşam alanı burası, telaşsız, gürültüsüz bir ömür,
Ağaçların kovuklarında, kayaların oyuklarında yuvaları,
İnsan elinin bozamadığı, huzur dolu yaşam alanları,
Hiçbir yabancı etki olmadan, kendi düzenleri sürüyor,
Tabiat onlara kol kanat gerip, şefkatle büyütüyor,
Bu kusursuz ahengin, bir parçası olmayı diliyorum.
*
Artık dönüş vakti geldiğinde, içimde bir sızı,
Fakat ruhumda taşıyorum, dağların anısını,
Zihnime kazıdığım bu manzarayı, hiç unutmayacağım,
Kalbimde bu serinliği, her zaman saklayacağım,
Şehrin gürültüsüne döndüğümde, beni ayakta tutacak,
Bu ferahlık anları bana yeniden, ilham kaynağı olacak,
Aladağ'ın bana verdiği bu tarifsiz, dingin huzur,
En zor anlarımda bile, yolumu aydınlatan bir nur,
Ruhumun dağlardan aldığı bu güçle, yenileniyorum.
Kayıt Tarihi : 11.7.2025 17:52:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!