Kıldan köprü kurulmuş mutluluk dergahına
İmtihan süzgecinden geçmeden geçilmiyor
Hele de uğramışsan bir masumun ahına
Tövbenin şerbetini içmeden geçilmiyor...
Geçilmiyor kendinden hoşnut olamadıysan
İnce belli bardaktan çayımı yudumlarken
Gençliğim bugünüme sinsice güldü geçti
Ömrün son yarısına bir kaç meçhul yıl varken
Anılar birer birer bağrımı deldi geçti ...
Göz göz oldu ciğerim ıslandı kirpiklerim
Al kanın toprağı taşı boyadı
Terör kurşunuyla vuruldun yavrum
Gökleri deliyor ananın yadı
Upuzun yerlere serildin yavrum...
O an yüreğime bıçak saplandı
Işte yine ayrıldık araya yollar girdi
Bin okka hüzün sardı yüreğimi sevdiğim
Bu vakitsiz gidişin gönlü çöle çevirdi
Hisli bakışın yordu yüreğimi sevdiğim…
Nasıl dayanayım ki sensizlik kör bir kuyu
Sevdaya bahane o bakışların
Sebebim olmuşsun sevmişim işte
Düşünme ne olur nasıldır yarın
Gönlüme dolmuşsun sevmişim işte...
Hayat bana kendimi yeniden bağışlasa
Ve bütün duyularım şükür nidası yaysa…
Yaşadığım hüzünler aksa gitse deryaya
Huzur yaysa kaderim tebessüm etsem aya…
Çevrene bakınca şükür sunarken
Gözler gülüyorken yürek üşür mü?
Gücün yerinde ve varlığın varken
Sözler cıvıldarken yürek üşür mü?
Her yanın bahar da gönlün rüzgarken
Sesizlik içinde ne çok ses varmış
Meğerse avazım göğe sığarmış...
Çek gemiyi kaptan en uzak yere
Sorma işte niye, nasıl, nereye
Kalmasın yolculuk başka sefere
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!