Al kanın toprağı taşı boyadı
Terör kurşunuyla vuruldun yavrum
Gökleri deliyor ananın yadı
Upuzun yerlere serildin yavrum...
O an yüreğime bıçak saplandı
Sevdaya bahane o bakışların
Sebebim olmuşsun sevmişim işte
Düşünme ne olur nasıldır yarın
Gönlüme dolmuşsun sevmişim işte...
Hayat bana kendimi yeniden bağışlasa
Ve bütün duyularım şükür nidası yaysa…
Yaşadığım hüzünler aksa gitse deryaya
Huzur yaysa kaderim tebessüm etsem aya…
Sesizlik içinde ne çok ses varmış
Meğerse avazım göğe sığarmış...
Çek gemiyi kaptan en uzak yere
Sorma işte niye, nasıl, nereye
Kalmasın yolculuk başka sefere
Kıldan köprü kurulmuş mutluluk dergahına
İmtihan süzgecinden geçmeden geçilmiyor
Hele de uğramışsan bir masumun ahına
Tövbenin şerbetini içmeden geçilmiyor...
Geçilmiyor kendinden hoşnut olamadıysan
Gittin ya içerime bir hüzün bıraktın ki
Tanıdık bakışlarla kalbimi bir yaktın ki
Senle dolu yanıma bir vesvese yıktın ki
Ardından çiçeğine bakıp bakıp ağladım
Kaderine türküler yakıp yakıp ağladım...
Yaşama sevinciyle dopdoluyken yüreği
Ölümü ne sebeple bekler insan dediğin
Mutluluğun içinde nasıl hüzün dolar ki
Aşk zehrini ne diye dikler insan dediğin ...
Hevesi kursağında kalır bazılarının
Dünyanın çilesi mi insanların kahrı mı
Hangisi ağır gelir hangisi yıkar canı
Sözlerin ağısı mı yoksa yılan zehri mi
Hangisi dibe gömer hangisi yakar canı…
Bir insanı kamilim kafa yorar bu soru
Bu ağrılı günler geçecek elbet
Gözümüz gönlümüz yine gülecek
Bahar çiçekleri açacak elbet
O aydınlık günler yine gelecek…
Genç ihtiyar sokaklarda gezecek
Bu gece parlak bir yıldız gördüm de
Kalbime girdiğin halin gibiydi
Nazlı bakışını göğe serdim de
Yüzü açılmamış gelin gibiydi...
Unuttum mu sandın ilk günümüzü
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!