Akçaabat Pazarı Şiiri - Ceyhun Atuf Kansu

Ceyhun Atuf Kansu
47

ŞİİR


51

TAKİPÇİ

Akçaabat Pazarı

Denize Karşı insan

Karadeniz dediğin deniz değil insan
Gelir vurur Akçaabat pazarına.
Güneşe bırakılmış balık ağlarıyla
Kayıklarıyla kum/ara çekilmiş
Denize karşı insan!
Kalabalık, güzel, çalışkan,
iner çam direkli gemilerle.

Karadeniz dediğin mavi değil yeşil,
Çocuk dudaklarını yakan incir,
Yaprak tütün boyatmış mısır yeşil,
Dağ taş karanlık fındık yeşil,
Gözleri zeytin koyu yeşil,
Yeşiloğlu yeşil Tanrı torunu yeşil.

Deniz gelmiş Akçaabatta durmuş
Kimin için bu deniz?
Ağlarımız, bir yıldız düşmüş içine,
Düşmüşüz çoluk çocuk peşine,
Fındık dallarını aralayıp baktığımız
Oh -dediğimiz
Yırtık ağlarımızdan can balığını yitirdiğimiz
Bizim için bu deniz.

Irmak dağlardan dolana dolana,
Kimin için bu ırmak?
Tomruklar iner kara ormanlardan,
Alabalık tutar bir yaz günü
Gözleri sulara düşen çocuklar.
Oh -dediğimiz,
Yonttuğumuz o daldır, yüzer, yitik,
Bizim için bu ırmak.

Gece gündüz büyür fındık dalları,
Kimin için bu bahçeler?
Gelen geçen yolcu bulutlar,
Yeşil yağmurları bırakıp gider,
Kızlarımız ufak ufak sefere sürdüğümüz,
Oh -dediğimiz,
Solgun yüzlerle dönülen yorgun deniz,
Bizim için bu bahçeler.

Karadenizin yolları gemilere bakar,
Kimin için bu yollar?
Göreleye varmak için,
Ardarda otobüsler, kamyonlar,
Ana baba kardeş bir dağ ardında,
Oh -dediğimiz,
Bir kavuştuğumuz, bir yitirdiğimiz,
Bizim için bu yollar.

Tireboluda demirciler örse vursa,
Akçaabat denizinden duyulur.
Çarşılarda bakır dövse bakırcılar,
Denizler kızarır gün batarken.
Bir kız peştemal dolasa beline, fındık dalı beline,
Köylüler konuşsa noter kapısı önünde,
Bir terzi ceket dikse iğnesinin türküsü
Duyulur Akçaabat denizinde.

Bir adam çıksa ses etse,
Sesi gelir buralara kadar.
Akçaabat denizinde bir ağ çekilir,
Sesi çıkar şu dağlara dağlara,
Horon havasıyla, elele ölüme karşı,
Yürür denize karşı insanlar.

Deniz Kahvesi

Bir kahve, sabah, kapısında deniz,
Giren yabancı kim?
Sorar kupa kızları, yorgun uşaklar,
Açık pencerelerde deniz.

Denizde Erzurum vapuru,
Nerelisin uşağım buralı mısın?
Nereli? Nereli? Yolcu susuk,
Unutmuş.

Ben yurdumu şu vapurda yitirdim,
Benim yurdum koç boynuzu,
Dolaşık bir karışık geçilmez,
Benim yurdum halk masalı.

Bir deniz kahvesi, akşam kapısında ay ışığı,
Duvarlarda Fatih Mehmet'in resimleri,
Garip yolcu daha gitmedi,
Ay düştü çoktan denize.

Ay düştü Kanlıca tepelerine,
Giden Erzurum vapuru,
Geçer mor salkım ikindilerde,
Ötey gün Kanlıca önlerinden.

Vurmuş denizin karanlığı pencerelere,
Pencerelerden geçer ışıklı direkler,
Tutamazsın akıp giden gemileri,
Yüreğinin dibinde yosunlar kan içinde,
Yüreğinden demir almış, gitti gider.

Deniz tanrılarının seviştiği demler,
Ak direkli gemilerle dalga dalga,
İnmiş olmalılar Vona kıyılarına,
O günden kalma şölen artığı bu deniz,
Tanrıların öpüştüğü yerdir, taze tüter,
O günden kalma, bu kekik kokusu.

Deniz tanrıları bayram edip gitmişler,
Gökyüzünde durur hala bıçakları,
Unutulmuş giysilerin kıvrımlarında çıplak çocuklar
Yol kıyısında bir küçük kız çilek satar yalınayak,
Mutlu çocukların ormanlarda oynadığı günlerden,
O bayram günlerinden kalma dağ çiçekleri.

Ceyhun Atuf Kansu
Kayıt Tarihi : 23.3.2003 14:07:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.
  • Ünlü Şair
    Ünlü Şair

    Denize Karşı duran insanlar şanslıdır ;)

    Cevap Yaz
  • Meral Yağcıoğlu
    Meral Yağcıoğlu

    bir karadenizli olarak çok beğendim ben bu şiiri

    Cevap Yaz

TÜM YORUMLAR (2)

Ceyhun Atuf Kansu