Eşiğe geldik artık, ahşap bir kürsüde,
Var olmak için, çok yorgun düşüyoruz ama sürdürmek için,
İnsanı daima hatırlatmak, yüreğimizin borcundandır.
Ömür, ırmaktaki bir alabalığın pullarında yansımış gibi, akıp gidiyor.
*
Hangi gökte buluşuruz, rüzgârın sonu var mı?
Atalarının derin denizleri gibi, bir ufku var mı dünyanın,
Evet, atalarının tınısı sessiz mi, evren çok ırak,
Bir tutam kekik gibi ufalanmış, güneşin altında.
*
Ve tıpkı ıhlamur gibi kokuyor, anların geçidi,
Şimdi değerli sessizlik,
Sükûnetinde neyi düşünüyorsun,
Ahmet, aşkını dizelere döker.
*
Gülten, Fazıl'a dizeler gönderir.
Cahit, memleketi hayal eder,
Mimar eserini çiziyor.
Sınırsız bir armağan mı?
*
Yarına erişirsek, ona şimdi mi diyeceğiz?
Ya da düne, nasıl yetişiriz,
Sen benim canımsın, yoldaşımsın, rehberimsin, kökenimsin, milletimsin deriz.
Ne zaman olursa olsun.
Kayıt Tarihi : 10.10.2025 15:50:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!