hüsnü züber konağında,
tahta kaşıklara
vuran hüzündür bursa
*
taş avlularda
kırılır ansızın,
ege’nin çapraz ateşindeyim,
sisli bir eylül sabahı söke’de
ha babam yükleniyordu üzerime:
hüs.biraderler’in incelikli ricası
“cumhuriyet radikal kitap eklerini de
bindallı dağımsın, tanrıçam
bölünmüş yürek parçam
gölayağı mor dikenim
gökçe savruluşlu ekinim
onlardan uzak kalsam da
tenime değiyor şiirleri
fatsa'dan mı doğuyor ay,
kocaman, sinop'tan mı
yüzünde taşıyorsan rüzgârını,
bozkırda atlara eğik binilir.
suya inen geyiklerin sesi,
eğik savrulur söğütlere.
erguvan buğusu sokaklar
kaldı bana
o şehirden
acemler’de
kükürtlü vaktine
-hüseyin'e, hidayet'e-
artık gizlisi kalmadı arka bahçemin
ele verdim saklı orman yolumu
yaşlı kadınlara dağıttım
'rüzgârında ot biten'
hazar'ın, bir de ben girdim
kavimler kapısından.
başımı koydum, hayallerle,
'gözyaşı yastığı'na,
öteki adı zamansa
o şehrin, bilinmez
nereye gizler hüznünü
aşk külliyesinde
bakır küfüdür kaplayan,
izmir'den gece geçenin
kemeraltı olur meskeni
orada, kordon boyuna yakın
bir meyhane var ki kalpaklıdır
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!