Soluğu şiir kokuyordu kızın
Şiirin azı dişi ağrıyordu...
Uzun hava söylerken esmer değildi oğlan
Hatta bakışı güneşte kumrala çalıyordu...
Baygın baygın baktı oğlanın ardından
Yaseminler balkona yanaştı kıskançlıktan,
Her sevincin her kederin
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
Devamını Oku
En ölümsüz sevgilerin
Sonsuz denen göklerin
Herşeyin bir sonu varsa
Ayrılıkların da sonu var
Bir gün çıkıp geleceksin
Bir romanın şiirle anlatımı demek geldi içimden. Yirmiüç dizede önemli detaylara yer vermeniz roman okumuş gibi oldum. Tebrik ediyorum. Yeni ve güzel şiirlerle devamını diliyorum. Saygılar.
Şiiri 20 yıldan sonra eşi aldattığı için boşanan bir arkadaşım için yazdım. Ayağı belli belirsiz aksıyor çocuk felcinden mürevellit. Bu fiziksel kusuru dışında cefakar, vefakar bir Anadolu kızı. Başına geleni de hiç hak etmedi. Gerisi kurgu... Çilekar bir anne için yazdım, hiç hazır olmadığı bir yolculukta yarım bırakılan... Hikayesi yarım kalmış pırlanta gibi iki kız çocuğuna mı yanayım kehribar gözlü analarına mı...
AKSAK AYAKLI ŞİİR
Biri ağrılar içinde kıvranırken diğeri uzun hava söylüyorsa, ister yüzü kara, ister gözü kahve olsun.
Görünen o ki, ne kız şiir gibi, ne de oğlan bulunmaz Hint kumaşı.
Bulmuşlar dengini.
Kızın endişesi, yaseminleri bile kıskanaduracak kadarsa, aksak kafiyeli şiir kadar bile heyecan uyandıramamış sayılır yirmi yıllık ayalinde.
İyi de, sarı saçlarına, kehribar gözlerine hayranlık duymuşsa oğlan, bir gecelik saltanat için miydi, bütün bu yakınlaşmanın amacı?
Velev ki kızın rahatsızlığı ciğerde değil de kalbindeyse ve öksürmesi sevdasındansa…
Bir öksürük mü ateşi söndürten?
Bildiğim, üzerlik, kötü kokulardan kurtulmak için yakılır. Yirmi yılın kokuşmuşluğuna(?) – dedim ama yirmi yıl kötülük yaşanmaz sanırım – yirmi dal üzerlik yakınca geçmiş, aklanmış mı olacak?
Yirmi yıl sefa veya cefa…
Yani yirmi yıl, yakılan yirmi dallı üzerlik gibi yanasın ‘ahd’i bedduası…
Sarı saçlarına, kehribar gözlerine kapılıp yirmi yıl gibi uzun bir süre, aksak kafiyeli şiir gibi kadının aksayan ayağını görmeyen oğlan için ayrılık bahanesi buysa, şiirden anlamayan duygusuzun biriymiş demek geldi içimden.
Kusur arayan gözle değil, güzel gören gözle hayata bakmalı.
Saygıyla…
Hikmet Çiftçi
15 Mayıs 2024
Şiiri 20 yıldan sonra eşi aldattığı için boşanan bir arkadaşım için yazdım. Ayağı belli belirsiz aksıyor çocuk felcinden mürevellit. Bu fiziksel kusuru dışında cefakar, vefakar bir Anadolu kızı. Başına geleni de hiç hak etmedi. Gerisi kurgu... Çilekar bir anne için yazdım, hiç hazır olmadığı bir yolculukta yarım bırakılan... Hikayesi yarım kalmış pırlanta gibi iki kız çocuğuna mı yanayım kehribar gözlü analarına mı...
Uzun hava söylerken esmer değildi oğlan
Hatta bakışı güneşte kumrala çalıyordu...
Ah oğlan, vah oğlan, içinin ufuneti birden
dışa vuruvermiş işte..
Kafiyenin aksaması, SAFİYEYE tesir etmemeliydi
Bu mevzuda aklın gözü şiiri görememiş ve
bir çok yazıklarla gönüller perişan olmuştu.
Çünkü KALBİ aksamış kalp-kalbe küfüv olamamıştı.
TEBRİKLER SAYIN BAŞOL
vay canına.
koskocaman bir öykünün en çekirdek yerinden vuruluverdik.
ustalık bu.
teşekkürler
"Aksayan"
En baştaydı bence,
"Arzuların elinde
Aşk ikinci plandadır..."
O arzular geçince
Yere değer ayaklar!
Etkiliydi
Tebrikler Gülşah Hanım...
Bu şiir ile ilgili 6 tane yorum bulunmakta