sevgili elisa
sana bildirmek için sabırsızlandığım
ne çok şey var
nice zamandır
acıları tepiniyor yüreğimin üstünde
öylesine karışık
öylesine gizemli
hulasa
o eski kasvetli günler
geri de kaldı
düne dair her ne varsa
kendime mahsus
yeni huylara müptelayım
şimdi
hatta daha dün…
nihanca seni mırıldandım
ah elisa
ince ve hafif sesler dışarıda
tren düdüğü
rüzgar uğultusu
pare pare büyüyor her şey
günün en pejmürde nevalarıyla karışık
baş döndürücü bir vaveyla
dolaşıyor
etrafta
ne yapacağını bilemenin endişesiyle
şaşkınım
tezatlar içinde sendeliyor düşünceler
amansız bir uyku istidadı bende
hafif dalıp uyanmalar
ve küçük küçük pervalarla
ismini sayıklıyorum
elisa
gölgenin en şedidi
lamba ışığının sallantılarıyla uzanıp kısalıyor
bütün alakayı kestim
eski dostlardan
kendimden bile gizlediğim
derin recalarım var
zaaflarım
sana dair
elisa
dokuz buçuk trenine yetişmek gibi
içimde tuhaf bir heyecan
senden duygular
dalgınım
fikrimi
sana sevk ediyorum
her sabah
durak durak
bir banka oturup kalmak gibi
onca ay geçti
zihnimin her mekanını işgal ettiğinin
farkında mısın
aramızda anlaşmazlık setleri yığılı
birini yıktıkça
daha büyüğü önüme çıkıyor
bir çok tereddüt
ne çok kuşku doluyum
senle ilgili
elisa
isyan değil
en tanıdık itaat benimkisi aslında
kalbimin bir yerlerinde saklı
en koyu yorgunluğun esaretinde
rencide edilmiş hislerim
öfkemin cenderesinden geçiyor
yürek sızıları
tek tek
kaç kez daha
güneş doğmak üzere
artık herhangi bir şeyi değiştirmek
çok geç
hayata yeni bir yön vermek
artık çok güç
velev ki şehir değişiyor
alışkanlıklarım değişiyor
ben değişiyorum
sensiz
elisa
yokluğunun hicranı içimde dolanıyor
sana iltica etmenin romantizmini yaşıyorum
yeni serüvenlere kasem vakti şimdi
daha ziyade
değişmem lazım geldiğinin
farkındayım
fenayım,
fena oluyorum
çok fena
elisa
her tercih gibi
yeni yönelişlerin de bir vecibesi var
giderken
gözlerden dökülen gözyaşları var
yarım kalmış
ne kadar çok iş var
anlamlarını ilk kez çözdüğüm
bedzeban sözler var zihnimde
sana ait
elisa
hava soğuk
gece yediveren çiçeği donmasın diye
ateşi yanık bıraktım
duvarda ki saat vurmadan önce
gerilip durdu
ruhumun semavata uzanan emelleri
körelmek üzere
sükuna erdim bende
elisa
sen kendi ufuklarında yakaladığın
düşlerde sallanıyorsun
iş olsun diye
ben o düşlerin kurduğu darağacında
sevmek böyle
olmuyor işte
ikimiz
aynı sevginin aşığı olmalıyız
leyla ile mecnun misali
benim mavi denizlerim
senin beyaz bulutların olmalı
elisa
redfer
Şiir ve eserin tüm hakları İlyas Kaplan’a aittir
Kayıt Tarihi : 8.6.2021 11:24:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!