Sukutun o denizine
Pir giren abdal olur
Zulüm ile ölenlere
Yâren olur gark olur
Susup sustukça ziyanı
Gördüm malına kıyanı
tahta çitlerim var benim
üstünde çamurdan damım
her gece yıldız toplarım
erişilmez ufkum benim
saatim yok horoz vaktim
Dün beni aramış abim
Ben yine bende değilim
Sen İstanbul fukarası
Bense kayıp Medine'yim
Mekke mi olmuş Almanya
dalgalara sordum rüzgardır dedi
rüzgarlara sordum dağlardır dedi
eski bir masalı dinlermiş gibi
son demi insanın dün bugün yarın
güneşe bak bakılmıyor baksana
Dün Şili'de bir melek seviniyordu
Bir kuş gibi uçarcasına
Melek gibi kanat çırparcasına
Bir yoksulun elini tutarcasına
Seveceksin öylece sevineceksin
Dün şili'de bir melek seviniyordu
Tahtası yok taşı yok
Yağmuru var yaşı yok
Ne dilersen sen osun
Demiri var pası yok
Karanlık sen ışık sen
el ele gönül gönüle bu dünya
bir gün olsun yolu düşen sevdaya
geri kalan yalan dolan angarya
ne anlamı kalır sevda olmasa
sevdaya yolu düşen yanılmaz
Bana biraz özlem getir
İçi hasret dolu olsun
Bu dileğim rüya değil
Ruhun biraz huzur bulsun
Tut yokluğun yakasını
Sana gitmeli bütün yollardan
Dereden tepeden dağdan ovadan
Vazgeçmeden yılmadan bıkmadan
Sana giden her yolu aramalı usanmadan
Biliyorum aslında her yol sana
Bilmiyorum bildiğimi zannedip
Görmüyorum gördüğümü zannedip
Duymuyorum duyduğumu zannedip
Gören sensin duyan sensin bilen sen
.....
.....
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!