‘erhan’a
ahmet erhan’a’
geniş zaman, dip masa, ilk gençliğin
mermer ve mors alfabeleri.
artık yeni bir ad iliştirilmiştir geleceğine,
küf ayna içindedir, tutuşturmak üzredir
bu akşam nasıl da şarkılıydım
nasıl tekinsiz bir kıyıdaydım
nasıl duruyordum bir sağanakla
sağanak sonu arasında
nasıl susmuştum susmadan
konuşmadan nasıl konuşmuştum
Kim değiştirmiş bisikletimin hatırasını?
Kime eskidi bu patika?
Kim kör etti şimdi’ye bakan penceremizi?
Kime doğru, bir düz bir ters örülüyor hayatlar?
Kim soydu ve süpürdü toprakların, yağmurların elbisesini?
Kime ne söylüyor Eylül’ün sesi?
yağmur günleridir
kimliği bu mevsimde gizlidir
yangınlar tükenmesin ne olur
yağmurlar hiç dinmesin
ne olur ne olur
rüzgâra alışmadı diye
İmbat nerden eser kuşçu
vakitsiz mi eser
şarkıyla mı eser
ki dolar kulaklarımız
sevdayı mı getirir
ki ürpertiler taşırır içimizden
sondan başa say saydam olmayana
yılların yapraklarından doğru
uçurumundan eksi dört tenhalığının
suların okunaksız uzaklığından
unutmak dayanılmazlıklarından doğru
mumdan bir ormanın ışıltısından
1.
böyle şeyler hatırlıyorum tuhaf
kendini sürdürmüş bir mevsimin
dipte duruş gerekçesizliği gibi
hem herşeydim hem hiçbir şey
kazıyamayan biri geçilen odalara
az ışıklı ve uzak ve dip odalara
kalbim bir işaret fişeğiydi yine de
bana sularımı geri ver
söz istemiyorum, bana geri
imla ve durak ve boşluk işaretlerimi
adımdan öte hiç bir şeyi
1.
behçet gitti gelmedi
ilişti karşıyaka'ya, sessizliği süsledi
ardından güz ürperişlerini
çağırdı, çağırdı çünkü şehri
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!