İçimdeki boşluğu anlatamam ben.
Adın yoktu,
sesin yoktu...
Bir eksik vardı sadece.
Sonra geldin, gözlerinle doldu içimdeki oyuk,
bakışınla yankılandı yamaçlarımda hayat,
seninle tamamlanmıştım.
Ama gittin.
O boşluk şimdi daha derin,
daha tanıdık
ve daha acı.
Şimdi suskun bir evin içinde
sesinle yer değiştiren eşyalar var.
Pencereler hâlâ seninle bakıyor dışarıya.
Gittiğin gün öğrendim:
Yalnızlık, bir kişi eksikliği değilmiş;
bir anlamın yerinden sökülmesiymiş.
Şimdi sana dokunduğu günlerin
elini çekemeyen anılarına tutunuyorum,
ama onlar da
her akşamüstü biraz daha
sensizliğe alışıyor.
Ve işin en acı tarafı:
O boşluk artık benim bir parçam oluyor.
Onunla uyuyor,
onunla uyanıyor,
onunla susuyorum.
Herkes diyor ki:
"Zamanla geçer,
alışırsın…"
Oysa bazı eksikler,
geçmek yerine iyice tutunup yerleşiyor insana.
Bir çiçeğin solduğu yerde
yeniden yeşermez her toprak.
Bazı topraklar yas tutar,
kıraçlaşır yokluklarda
Adını anmıyorum artık,
lakin sustuğum her cümlede
sen varsın.
Bir yabancı gibi geçiyorsun içimden,
ama hâlâ her şeyimin tanıdığısın.
Birlikte yürüdüğümüz sokaklarda
gölgenin yokluğu ürkütüyor beni.
Ben artık kendimi bile hatırlamıyorum
senli hâllerim dışında.
Kısacası, sensizlikle dost olmaya alışamadım hiç.
Nereye baksam,
gelip arsızca oturuyorsun gözlerimin elasına
Kayıt Tarihi : 2.7.2025 15:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!