Ah be gönlüm sendeki aşk için bu perva ne
Görmez misin ateşe nasıl uçar pervane...
Adem YAZAR
...
Seç karayı gayrı aktan
Ayrı durma daim haktan
Emanettir kula Hak'tan
Taşıdığın şu can oğul...
...
Bu kadar alçalıp düşmüş mü gönlüm
Seninle bir yola girmiş olamaz
Yanılıp yakılıp şaşmış mı gönlüm
O sana kendini vermiş olamaz
...
Biz ölümü hep yaşlı hastalara yakıştırdık.
Yanımızdan geçip giden küçücük tabutlar içinde küçücük bedenlere rağmen.
Daldan düşer solan yaprak
Öyle değil mi, değil mi
Son duraktır kara toprak
Öyle değil mi, değil mi?
Şu hasretin adı bile olmazdı
Özleyenin yanında olsaydı özlenen
Bekleyenin gözü yola dalmazdı
Bunca sevilmeseydi yolu gözlenen
Kalanda yahut gidende,kimdeyse ne ise kusur
Topraktan zerre yok mu beşerin mayasında
Daimi zürriyeti saklıdır hayasında
Müellif mührü vurmuş, elinin ayasın da
Gören gözler okuyor, orda Allah yazıyor...
...
...
Yüzündeki o masum, gerçek gülüşten bende istiyorum çocuk...
Ve küçücük dünyandaki kocaman kocaman hayallerinden, çıkarsız sevmelerinden sonra.
Ah be küçüğüm !
Sen üzülme. Bir gün biri çıkar, üfler közlerin üzerindeki külleri.
Ve yine tütmeye başlar ocakta dumanın.
Devam eder herşey kaldığı yerden.
İyileştirir yaralarını merhemi zamanın...
Kimine göre yağan lapa lapa bembeyaz kardır,
Kimine göre çiledir, yokluktur, efkardır...
Kimine göre pencere önünde sıcak bir çayla seyr-i sefadır,
Kimine göre ayazdır, borandır, tipidir, yokluktur, cevr-i cefadır...
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!