Abdullah Çevik Şiirleri - Şair Abdullah ...

1971 doğumlu. Elazığlı. İlk ve Ortaokulu Elazığ’da, Düziçi Öğretmen Lisesi 'nde başladığı lise öğrenimini Hasanoğlan Atatürk Öğretmen Lisesi 'nde tamamladı. Ankara AKM Tiyatro Topluluğunda oyunculuk ve yönetmen yardımcılığı yaptı. İlk şiirleri "Kendime Seyir" adıyla yayımlandı. Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Tarih Bölümü 'nden mezun oldu. Daha önce başka bir kuruluş çatısı altında faaliyetlerini yürüten Altınküre Yayınları 'nın resmi kuruluşunu gerçekleştirdi ve Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlendi (2005-2010). Keçiören Belediye ...

Abdullah Çevik

nafile bir çabadır ifşadan sakınman nemesis
saklamaya çalışılan yenilgi mutlak bir yenilgidir

evvelini görseydiniz anlardınız
itlerin dostluğuna muhtaç çağırışlarını
Tanrı’nın bahşettiği harikuladeliğinden

Devamını Oku
Abdullah Çevik

Kim el yordamıyla tanımanın kolay mutluluğundan sıyrılarak ruhun hissedişlerine bürünmek ister? Kapısını araladığın dehlizlere fener tutmakla sana ne kadar büyük ızdırap verdiğimi biliyorum. Bunun kabahat olduğuna ve asla insan için yarar sağlamadığına inansaydım gürültülü çağlayanların altında konuşurdum. Ne var ki o vakit sen, ihanete uğramışlardan olurdun. Ve şimdi iğrençler sınıfının alkışladığı rolü hiçbir zaman kabul etmediğimi kanıtlamak adına haykırıyorum: Savrulduğun taşlıkta yeni bir yelkenli inşa edecek imkanlara sahip olmadığına şahitlik ederim. Ayaklarının toprağı aradığı bu beldede yaşama arzuna kendisini bağışlayacak kalın gövdeli tomruklar ve onları dilediğin gibi şekillendirebileceğin araçlar yok. Olsa da bir şey fark etmez. Çünkü nereden başlaman gerektiğini sorgulayacak kadar zamana sahip değilsin. İçinde bulunduğun anı fırsat bilerek seni bu taşlığa çıkaran yelkenlinin tahrip olmuş yanlarını tamire çalışmalısın. Tavsiyemin yarattığı kaygılardan habersizmişim gibi düşünme. Diyorsun ki; kaburgalar örselenince ölümün damarlarına kan yürür. Diyorsun ki; yapacaklarım en hafif rüzgarlara dahi direnç gösterme imkanına kavuşmayacak. Diyorsun ki; açılacağım denizde karşılaşacağım öteki yelkenlilerin sahipleri beni selamlamaya layık görmeyecekler. Bu serzenişlerinin, gerçeğe dönüşmesi imkansız sanrılar olduğunu iddia edemem. Göğsünü gerilecek bir anlamda barındırmalısın. Ulaşman ve asla unutmaman gereken bilgi, seni sağ salim limana çıkaracak olanın, seni bu taşlığa savuran rüzgar olduğudur. Sözümü hayretle karşılamana ve mucize gibi algılamana şaşırmıyorum. Yelkenlerini ne zaman ve hangi istikamete açman gerektiği konusunda cesur ve kararlı davranarak mucizeyi gerçeğe dönüştürebilirsin.

Bu, yankısı dirimle beklenen kendime doğru bir sesleniştir.

2008

Devamını Oku
Abdullah Çevik

adından başka neydi yılların çağıltısı
kahırdan ve küfürden
parçalanan sayfalara düşülen yaldızlı şerh
kimsenin bilmediği o münzevi yakarış
adından başka neydi
ki biçili başaklardan sürgün veren yangınlar

Devamını Oku
Abdullah Çevik

Ruhuma sırnaşan yalan, dünyanda kefaret aramanın bedelinden başka nedir? Kaçmaktan başka ne kurtarırdı beni kalbe yabancı suretlerinle varlığımı kuşatan anaforundan? Hâlbuki davetkâr serinliğinde soluklanmak ümidiyle sana varmıştım. İnanmıştım dehlizlerinin adıma kavuşacağım bir ülkeye açıldığına. Sevinç ve kut yaşamağa bulaşacak sanmıştım. En ağrılı yanlarımla geçtim saklı duran tarumar cennetlerinden. Kimseyi doyurmayan ırmaklarından ben de içtim. Sahteliğini umursamadan seyrettim gösterişli çiçeklerini. Kalpleri kamaştıran karanlığını göğsüme iliştirdim. Nihayet doğruluğuna şahitlik isteyen anlamlarla yeniden izaha kalkıştığım hayat ve işaret ettiğin istikametlerde dönüşe dair silikleşen izler bana kaybolduğumu öğütledi. Bu canhıraş hakikati kendime telkin ve ikrar ile sayfalarını terk ettim. Yoksa senin esrarında gölgesini yitirenlerin gerçek sandığı rüya beni cehenneme taşıyacaktı. Uçurumla barışacaktı ne varsa ayaklarımı sabit kılan. Şu üstünde korunak aradığım küre varlığımdan utanacaktı. Şimdi bir daha yüzümü sana çevirmemeye ettiğim yemini yineleyerek sermestlik veren sözlerinin aşamayacağı mesafeleri aramıza taşıyorum. Siliyorum senden bulaşan zehri beyin kıvrımlarımdan. Sana kimsenin cesaret edemeyeceği doğrulukta bir veda bırakıyorum. Ey kulakları satır aralarında kurtuluş arayanların çığlığına kapalı duran tuzak; hakkında hiçbir şey bilmediğim yanımda derinleşen çentiklerini mutlak bilinenle onaracak ve bana armağan edilmiş ümitle yoğalacağım. Ne telaş ve ürkeklik ne de korku ve hayıflanma… Belirsizce aşılamaya kalkıştığın bütün zaafları kapaklarının arasında hapse mecbur bırakarak soylu haykırışımı anıtlaştıracağım.

Bu, hiçbir şey anlatmayan kitaba doğru bir sesleniştir.

2010

Devamını Oku
Abdullah Çevik

Varlığının üzerime yüklenmiş bir borç olmadığının şuurunda ama yokluğunla çıldırasıya kaygılara sürükleneceğimin farkındalığında sana seslenmenin mecburiyetini yerine getiriyorum. Gözlerimi yağmur yaralarından alıyorsun, bu doğru. Yerinirken kahkahamı parlatıyorsun, bu da doğru. Seninle satır aralarının iç burkan derinliğinde yaşanacak bir rüya bulabiliyorum. Bu beni kurtarmasa da saçlarımı aynada düzeltecek kadar nefes almama imkân sağlıyor. Böylece alnımı güneşe yeniden ısmarlayabiliyorum. Sana dair sözlerimin nasıl bir anlamla kuşandığını kime anlatabilirim? Kim kurtulmuş hesaptan bahsi kapa diyerek? Sözlerimin beni kuşatan buğusuna kimin bir şeyler karalayabilecek kudreti var? Öyleyse sana tutunmanın avuçlarıma sunduğu ateşi her daim muhafaza ederek yalnızca kendim için ufku itelemeye devam etmeliyim. Hayıflanmalar doğuracak veda ne kadar gecikirse sen de kendini o kadar bağışla bana. Karanlığın uğultusu karşısında söylenen şarkı olarak kal. Kanatları çözülmeyi bekleyen göçe gecikmiş kırlangıcın sıcağı ol. Bil ki ben yaşamak serkeşliğinden kendimi kurtarana kadar sana tutunmakla hatamı affedilmez kılacağım. Buna mahkum olmasaydım avuçlarımı kavuran iplerini göğe tırmanmak için kullanmaz mıydım? Oysa duyduğum tahammülü imkansız sızılara rağmen ayaklarımın boşlukta asılı kalmasına razı bir şekilde seninle var olmayı sürdürme çabasındayım. Ey her yalanın taşıdığı cazibeyi kendinde barındırmakla aşkı çağıran gizemli güzellik; sen, sonsuzluğun kıskacından yüzümü sakınırken bana omzunu armağan eden ve hayatın anlamını süpüren “gerçek”sin.

Bu, ipleri ateş yalımı salıncağa doğru bir sesleniştir.

2010

Devamını Oku
Abdullah Çevik

Bende yakın olarak kal bana yakın kalmadan. Öyle ki sana ulaştığım zaman gölgem üzerime düşmesin. Sana ulaşmak! Bunu düşünmenin yarattığı saadet ağrımı dindirmeye yelteniyor. Mesafelerin aşılabilirliğine dair bir hükme ulaşıyorum. Belki bu yalnızca yanılsama ama sen ötede saklı durmakla bu anlamı doğuruyorsun. Ben de varlığını kendime telkin ile yorgunluğumu teskin ediyorum. Sair sızılardan alıkoyacak nöbette buluyorum ruhumu. Kuşatmaları böylece yarıyorum. Yolculuğumun sırrından hissesi olmaksızın eşkalim hakkında fikir beyan edenleri aymazlıkları içinde bırakıyorum. Ey hayatı çıldırma pahasına yaşayanların, budalalıklarına cesaret diye ad yakıştıranların, diğerlerinin müstehzi tebessümlerine bahane, öfkelerine kışkırtıcılık sunanların ereği; ben sana yaklaştıkça sen de bana yaklaş. Göğsünde cehennemi taşırcasına ağır bir yükün altında kıvranarak sürdürdüğüm seferi eteklerinde bitir. Yakarışlarımın sendeki karşılığı çaresizlik olmasın. Erişilmezliğini inkâra gücüm yok. Eğer bu hakikat beyni kamaştıran ışıltısıyla bende belirirse terk ettiğim dünyaya mağlup orduların yüklendiği utançla döneceğim. Beni anlamlı bakışlarıyla, güven doğuran alkışlarıyla uğurlayan benzerlerim konuştuğum dili anlamayacaklar. Onlar için ümitsizlik ve keder kaynağı olacağım. Sırtımda sende unutmak ve umursamamak üzere taşıdığım utançlar. Kucağımda yaşanılabilir bir hayata uçurumların uğultusunu iliştiren korkular. Ellerimde başkalarının kahrından kurtarılmış insanca mesuliyetler. Bunların bulaştırdığı zehirle yoğrularak ve sana varmanın tasasını hiçe sayarak hazırım. Sen erişilmezlik renginden arındığın gün ben yeniden dirilmenin kıvancına ulaşacağım.

Bu, kendine varılamayan uzağa doğru bir sesleniştir.

2010

Devamını Oku
Abdullah Çevik

iltifat hasadı için yanlış vurulan orak
alkış sesi duymadan abartılı reverans
tenlerden ve ruhlardan geri kalan parçayı
diri bir tohum gibi toprağa düşürüyor

çocuk kalpsiz yakarışlar

Devamını Oku
Abdullah Çevik

- Abdulbaki Akpınar’a -

yıldızların kışkırttığı bir heves saklı bizde
vaktin yasını tutmuyorsak bundandır
kin yerine aşk bulaşan dilimizde
inadına direnmenin ağrısı vardır

Devamını Oku
Abdullah Çevik

hevesinden yola çıkan siyah atlar üstünde
karışınca kılıç artığı ruhların arasına
kurudu anlam sarmaşıkları
gülünç geldi toprağa sadakati güllerin
sanıyordun yapma çiçekler saklıyor kokuları

Devamını Oku
Abdullah Çevik

- Tamer Çakı'ya -


tan yerine ağ düşüren sözün krallığında
ihtilalle aşılanmış hükümlü şarkıları
ve en serkeş şairlerden kahreden mısraları

Devamını Oku