Akşamına aydınlık,
Sabahına karanlık çökmüş
Betonlara mahkum bir şehrin,
Yüzü asık, yüreği kinli insanları olduk.
Uzay çağı diye hayal ettiğimiz,
Bu fotoğrafı çeken deklanşör kırılsın,
Bu fotoğrafa müsebbip kanlı eller kurusun,
izleyen gözlerimiz nem tutacak ya hani,
Acizliğimize nişan, bize de yazıklar olsun!!!
Bir atım olsaydı, sana gelseydim çocuk!
Kahkahayla gülesim varken,
Ölesim geliyor bazısıra,
Sonra ağlayasımın içinde,
Mutlu olasım'ı zorlayıp,
Kendime misafir oluyorum...
Her sabah yeni güne uyanan,
Ekşi de olsa, tatlı bir rüyadır hayat,
Hiç bir şey dünde bıraktığın değil,
Ne de kimse dün tanıdığın gibi değil.
Dünya, etrafında döner sanar insan,
Bir rüzgar esiyor, ılık ama sert farkındayım,
Ellerimi düğümlemiş bu girdap çarkındayım,
uzakta değilim, belki de ölüm kadar yakındayım,
Ellerini bağla umuda gözlerini açınca yanındayım...
Su akar ya,sesini duyurasıya coşkun çağıldayarak,
Birkaç kez ölmüşlüğüm oldu,
Kimseye söylemeden bir başına.
Sahte üzüntüleri de gördüm,
Mezar taşıma gözyaşı dökenleri de...
İnsan plan kurar olacağın ötesinde,
Karar Allah'ındır,her planın üzerinde,
Göklerden gelir, beklenen karar,
Hırsına yenilen nefisten görür zarar.
Kimi makamla sınanır, kimi evlatla,
Ne kadardır bir insanın ederi?
Yahut nedir iyi olmanın bedeli?
Varsın diye mi bilmem ama,
Katlanırım da takmam, gamı kederi!
Hükmüme, kimseye had vermedim,
Alttan almışlıklarımdan,
Suya vermişliklerimden,
Nefsimi şımartmışlığımdan,
Herşeyi dert edinmekten,
Herkesi iyi bilmekten...
Kurşundur kalemimiz,
Tükenmez mevzularda.
Keçelidir bazısıra,
Kurumaz yazdıkları...
Dolmadır kalemimiz,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!