İlkin İbrahimiydi ateşten beliren gül
Sonra bir doğumladır; Muhammedi olan gül
Hani her umuda düşer belki bir tek gül
Bu bakış korkutuyor yalvarırım biraz gül
Mekkeden uzak düşen,Medineye gelen gül
Düşünürüm,bembeyaz,soğuk bir taş yatakta
Ya bir selvi altında,yada kara toprakta
Bekler beni yalnızlık,boğucu korkularım
Soğuk bakışlarıma can veren yok sanatta
Parça parça bölündüm bu koca kainatta
Bu kırgınlık
Belki de kabullenmek demek yenildiğimi
Aşkın karşısında
Gözyaşlarım
En acılı veda sahnelerinden alınmış
Ver felaket üstün körü bir gazaba hapset
Ver felaket beni ele güne muhtaç et
Bu hangi meleğe yakışır ki denizkızı
Kurak bahçesinde efsun yetiştiren bedevi
Figanıma paha biçerse şayet
Susacak dünyanın karanlık yüzü
Ben dedim ki:
Sultanım demiştim terk edip gitti
Dağa mı vurayım başı taşa mı?
Delice severken gönül kaybetti
Rüzgara mı deyim uçan kuşa mı?
Bir puslu hayalin ardına düştüm
Umudu yol edip gidiyorum ben
Ela gözlüm sanma kalbine küstüm
Hayalimde yoksan yitiyorum ben
Nereye deyipte geçme önüme
Elimde resmin,aklımda sen
Öleceğim bak eğer gelmezsen
Taştan mı yapıldı acaba kalbin
Zavallı mahlukat bu mudur sevgin?
Böyle sevgi olmaz gözlerimde kan
En acı azaptan kurtulmaz yakan
Yenik kapattığım savaşlarım var benim
Ama inan ki esareti seviyorum
Ölsem bile aşk olmuyor bedelim
Bu yüzden yıllar yılı durmadan ölüyorum
Yalanlarım var benim hayat üzerine
Gece yarısıyla hatrıma düşüyorsun
Her gece yeniden ezberletiyorsun yüzünü
Belki sende böyle ani telaşlanıyorsun
Belki adım diline gelince
Sancılanıyorsun
Çünkü her gece bu yaşadığım
-bir türlü bitmeyen bir aşkın gidenine-
Ben aşk satırlarında yalancıyım güzel
Benden kahır şiirleri iste
Git demek yakışmaz bana,şairce diyorum gel
İstersen deli de ama bak can kafeste



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!