Dışarda yağmur, içimde üşüyen sen.
Seni nasıl üzdüm bir bilsem.
Ektin gittin içime hüzün yapraklarını, döküldü kırılan kalplerin tozları sokaklara, sen şimdi gitmeyi planlıyorsun ya bak rüzgarın içinde ki yağmurlar bile küsüyor birer birer.
Memleket soğuk içimde üşüyen bir yaprak tanesi, türkülerle beslerim seni bu nemli ekim akşamlarında. Bir ayrılık bestesi bir hüzün müziği ne anlatmama yeter bu beynimi kemiren dertli küfteye sadece derin bir sessizlik içinde hava da tayyare sesi.
Derin bir pişmanlık benimkisi, zehir bulaştı artık, sen yukardan bakarken buluta dağa benim kalbim Akdeniz’de değil Ege’de kaldı.
Yüzlerce soğuk namlu üzerime çevrildi,
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.
Devamını Oku
Yüzlerce demir tetik aynı anda gerildi!
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular,
Öpmeye kıyamadığın oğlun yere serildi.
Üşüştü birer birer çakallar üzerime,
Üşüştü her bir yandan göğsüme, ciğerime.