10 KASIM ŞİİRLERİ

10 KASIM ŞİİRLERİ

Bayram Kaya

Kasımlar bağ bozumu ertesidir
Bağlar körsen değilse.
En hazan olanıdır On Kasım
Neşet etmesinden ber devam.

Bu gün On Kasım İkibinyedi
Mavi gözlü dev ter sardırır
..

Devamını Oku
Seyfi Karaca

İnsan
Ecele yenildiği gündür hayat çarkını dönmediği an
Varlığının üstünde kurulu gezinen saati
Bütün eksik ziyanlarıyla yorulup
Sıyrılıp gidense zaman ve aşktır insandan
Yenileriyle hayatı doğmaya

..

Devamını Oku
İsa Ünal

Şafak söktü sevgilim uyan...
İçinde ne varsa kaldır ayağa...
Fikrin duygun olsun bu sabah...
Aç gözlerini sevgilim günaydın olsun sana....

21 kasım 2007
saat 10,27
..

Devamını Oku
İbrahim Durmuş

İstanbul’a sürmeli gözlerle bakıyor bir kız
Sürmeneli
Tuzlu sağanak boşalıyor kirpik uçlarından
Sürükleniyor lüks arabalar
Yükseliyor sular

İstanbul’a sürmeli gözlerle bakıyor bir kız
..

Devamını Oku
Cem Karadeniz

Sen,
Yüzyılların tanık olduğu coşkuyu
Dillendiren yudum yudum ezgilerce
Söylenmemişleri bir yana koyup
Söylenememiş aydınlıkları çizensin…

Sen,
..

Devamını Oku
Ali Gürlü

hayallerimde seni,
Düşlerimde seni,
Dumlupınarda seni yaşıyorum bu gece...
Bahar çiçeğim.
Seni her görüşümde
Güzel gözlerine her bakışımda...söyleyemediğim aşkımı,
Geceler boyu yıldızlara haykırıyorum.
..

Devamını Oku
Kadir Tozlu

Can verip nam alan
Kan verip vatan kurtaran
Her karış toprağını kanıyla sulayan
Mehmetciğe kurşun sıkan eller
Halayla karşılandı
Bölücü örgüt bayrakları sallandı
Bölücü başından talimatlar alındı
..

Devamını Oku
Şahin Karakulunç

Beni bu yarım geceler üzer
Gece vurgununda kıvranır kollarım
Kayar gider gözümde yıldızlar
Yıldız mı?
Vurgun mu bunlar?
Oynaşacağı yerde,
Beynimde zıplar
..

Devamını Oku
Kemal Sarıalioğlu

Bardaktan mı boşanıyor yağmur?
Gök mü delindi yoksa?
Benim gözümde yaş mı var?
Maç seyrediyorum oysa.

Boş ver şimdi beni.
Seyret ayağında topla geleni.
..

Devamını Oku
Mehmet Yaş

Bu Bayrak Türk Bayrağı kutsaldır canımızdan,
Gerekikçe şanına şan verdik şanımızdan,
Gönderi yüreğimiz rengi al kanımızdan,
Alnımızın şavkıdır ay yıldızı parlatan;
Mustafa Kemallerin Ülkesidir bu Vatan!

“YA İSTİKLAL YA ÖLÜM!” Türk’ün ezeli andı;
..

Devamını Oku
Kemal Kabcık

"İTİRAFLARIM" Adlı Kitaptan Cümle Derlemem:

/Sanırım pek çok kişi de benimle aynı deneyimden geçti! . Bütün ruhumla iyi bir insan olmayı arzuluyordum! . /

{ Kitap Adı: İTİRAFLARIM - Kitap Yazarı: TOLSTOT - Türkçesi: İlhan ÖZDEMİR - ANTİK DÜNYA KALSİKLERİ/İstanbul/2006 Sayfa:010- Cümle Derleme: Kemal KABCIK / Antalya/15 Kasım 2013 Cuma 06:00:24 }

“Yeni Bir Başlangıç İçin Daima İmkan Sunar Yaşam! ...”
..

Devamını Oku
Mustafa Benkli

Ahîre ermede ömür vedâ vakti Dünyâ’dan
Elvedâ ey fâni dünya elvedâ mâsivâdan
Bugün veya yarın elbet gelecek beklenen gün
Eşim dostum ve ağyarım kâm alalım Ukbâ’dan
Gül-zâr’a dalıp serin bir dem alalım Tûbâ’dan

Akıl erdiremez kimse bu dünyâ’nın işine
..

Devamını Oku
Serap Demirtürk

img src='http://rzv066.rz.tu-bs.de/studver/btob/Webpages/Anasayfa/images/19_Mayis_.jpg'
Mareşal
Mustafa Kemal ATATÜRK
(1881-1938)
Başkomutan

Selânik'te doğdu. 1902'de Harp Okulunu, 1905'te de Harp Akademisini bitirdi. Trablusgarp, Balkan, I. Dünya Savaşlarına katıldı. Çanakkale cephesinde büyük başarı kazandı. 1915'te Albay, 1916'da Tümgeneralliğe yükseldi. Mondros Mütarekesi sonrası yurdun işgali üzerine 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkıp Milli Mücadele'yi yönetti. 23 Nisan 1920'de Ankara'da TBMM'yi kurdu. I. ve II. İnönü Zaferlerinin kazanılmasını sağladı. 5 Ağustos 1921 'de Başkomutanlığa getirildi. Sakarya ve Başkomutan Meydan Muharebelerini zaferle sonuçlandırdı. 19 Eylül 1921'de Mareşal oldu, Gazi unvanını aldı. 29 Ekim 1923 günü TBMM'de cumhuriyetin ilânını sağladı. İlk Cumhurbaşkanı seçildi. Devrimler yaparak Türkiye Cumhuriyeti'ni lâik, güçlü, modern bir devlet haline getirdi. 10 Kasım 1938 tarihine değin Cumhurbaşkanlığı yaptı.
..

Devamını Oku
Gül Keleş

ÖĞRETMENLERİMİZ''

Öğretmenimiz Baş kumandan başta Mustafa Kemal Atatürk'e
Ne yazsak ne desek azdır.Hep minnettarız sevgili Öğretmenlerimize
Evet bugünkü Baş bakanlar başkanlar ve Vekillerimizde bu okuma
Ve sevgi sayesinde Ülkemizi yönetiyorlar bunu hiç kimsenin
Unutmaması gerek derim.
..

Devamını Oku
Cengiz Öyke

Sene 1881’de
Selanik de
Sarı saçlı, mavi gözlü bir çocuk
Dünyaya geldi
Kim bilebilirdi
Küçük Mustafa bir gün
Büyüyüp
..

Devamını Oku
Osman Öcal

Bugün Yine On Kasım

Bugün yine on kasım; kadın erkek toplandık.
Sevgimizi sel edip, Ata’yı yine andık.

Ne cıvıltı ne neşe; saat, dokuz sıfır beş.
Durdu bütün hareket; bitiverdi keşmekeş.
..

Devamını Oku
A. Yüksel Şanlıer

Ağlamayacağım.

Bu gün ağlamayacağım,
söz verdim, kendime,
kimsenin gözlerine, bakmayacağım,
o ağlıyor mu diye,
dökülse de, yaşlar,
..

Devamını Oku
Seyfi Karaca

İstiyerek olmadı pardon değil
Bile bile birden bire çarpıştık
Adını koyarak ve isteyerek
Duyarak
Duyurarak bile bile
Aşk bana
Ben aşka yandık
..

Devamını Oku
Aylin Ayla Selçukoğlu

24 Kasım 1928 Millet mekteplerinin açılışı ve “Öğretmenler! Erkek ve kız çocuklarımızın aynı suretle bütün tahsil derecelerindeki talim ve terbiyelerinin pratik olması mühimdir. Memleket evlâdı her öğrenim aşamasında ekonomik hayatta verimli etkili ve başarılı olacak surette donatılmalıdır “ diyen ATATÜRK’ün başöğretmenliği kabulü olan 24 kasım; 1981 yılından beri öğretmenler günü olarak kutlanmaktadır.
Yeryüzünde barışı sağlayacak sihirli değnek analarla öğretmenlerin elindedir. Eğitim demek, vücutta ve ruhtaki güzelliği ve mükemmelliği son mertebesine kadar geliştirmek demektir. (Eflatun)

Hep yaşam içerisinde ehemmiyet arz eden,olmazsa olmazlardan bir şeylere benzetilegelmiştir öğretmen.Güneştir,mumdur,umuttur,annedir,bahçıvandır.Daha nice nice meseller.Oysa bizi farklı kılan değer Et kemik değil ruh tur.Tinimize kazılı sarsılamaz İnanç ve muzaffer olma güdüsü.Ya olmazsa diyen yok aramızda.Bir tane daha der yürürüz yıllar yollarca.(1)
Ne kadar süreceğini bilmeden ve besmele ile çıktığım yol,aydınlıktı ve bugün 10. yılını gururla, ilk günkü iştiyakle kutlamaktayım. Her duyguya yer vardı bu aydınlanma yolunda.Ağladık,güldük,öğrendik öğrettik,sarıldık koruduk,belki de inanmadık/güvenmedik da sırt sırta verdik mücadele için verdiğimiz ikrahı unutup.…İnsancıl ne varsa barındı benliğimizde,evvela SEVGİ.Bize miras size lütûf; karışınızda yıllardır durduran yegane mihenk taşı.Sizi sizden fazla sevdik ki hastalık demedik,46 km yol demedik,evimiz evladımız,ana babamız demedik koştuk,başlayıp bitişine de şahit olabildiğimiz her gün,utanmadan,usanmadan,size yarınları kucaklarcasına.
Gençliği yetiştiriniz. Onlara ilim ve irfanın (kültürün) müspet fikirlerini veriniz. İstikbalin aydınlığına onlarla kavuşacaksınız. Hür fikirler tatbik (uygulama) mevkiine konduğu vakit Türk milleti yükselecektir. Demiş ya(Ulu Önder Atatürk) ,biz sizi necat(KURTULUŞ) kabul etmiş te öyle taçlandırmışız sizi,alabildiğiniz ve gayretli olduğunuzca bilgiyle.Size kendimizi,geleceğimizi,neslimizi ve sizin ta kendinizi emanet etmişiz evvelallah!
Size,şehadeti,ecdadı,zaferleri,üç kıtada at oynatan bahadırları,ay yıldızlı kızıl asumanda vücuda getirilmiş, körpe kortakların uğruna feda edildiği vatan topraklarını,uzayı,evreni kuşatan ilmi verebilme azmi ile çabalamakta/sabahlamakta ve inşallah emeğimizin karşılıksız kalmayacağına sonsuz bir umutla bağlanmaktayız her geçen gün! Evladımız,çiçeğimiz,kınalı kuzumuz,ebedimiz,mabedimiz,cansuyumuz her şeyimizsiniz.Katıksız duygularda sizi yaşarken,kimi çıplak/sail ayaklar basar limelenmiş yüreğimize. Hüzün açmaz yapraklarımız sizden beklenmedik bir nobranlık gelmedikçe.Haşin bir savaşın tam ortasında,cehalet savaşında baştır benim meslektaşlarım,sizler ise bize kol bacak,gövde.
..

Devamını Oku
Akın Akça

_ Hangisi daha iyi orijinli, daha iyi hangisiyle inşa yeniden edebilirsin Kasım’ı? November (1) Rain’le mi, Amy Lee’nin(2) October’ıyla mı yoksa, ya da belki Blue October’in(3) şu ‘Hate Me’sidir, ‘Nefret et benden’idir, kim bilir? Sırf bir ‘Ekim’ ise alacağın tavır, samimisindir sanırım, koca bir çerçevede. Kasım yağmurundaysa, koskocaman bir tavır var gibi, çiviyi çiviyle sökmek misali. ‘Mavi Ekim’se, o ‘sırf Ekim’ hali vardı ya onun; ondan sanki az daha güçlüdür, olaya şeklen bir renk getirmiştir ve o da ama saftır, arıdır. Öyleyse, tüm bunlar aldatıcı mıdır?
_ Kendini cephelere atan filozof Aus. Wittgenstein’i anlıyorum, cephede, cephede en ön bir yere! ! Ama sorguluyorum da! Hangi şampuanı kullanmış yıkanırken, ki en ön cepheye bile 1 senede razı edebildiğinde yetkilileri, de yetmemiş orası bile: Neden öncülerin de önlerine atılırsın. Bunca mı nefret kendinden ettin, durduramadığın için gidişatları onca ceset ve kan görme arzusu… Sanırım bunu sen istememiştin: soru işareti bile koymadım…
_ Gülümseyerek yalan söyleyen ve somurtmayarak yalan söyleyen insanlar tanıdım, ki somurtmayan-
lardı yüzünden tek bir nur tanesi bile düşürmeyen –fer, ne arasın? ! ! ! - ve gülümseyenlerdi, hep unut-
maya nazır, unutmaya hazır; bunla da kalmaz, hep de düşündüğünü yapan unutan –bir teki hariç, gerçekten tanıdığım biri. Üst bir gökyüzü altınca bir en yüksek dağda ölümcül bir ovada izledim onları ki burası da ufuksuz –nasıl olur? ? ! Yukarıda büyük bir plazma döndükçe, o karanlık gökyüzü; onlar huzursuzlanır: kah bu gülümseyenler, kah da somurtmayan tepkisizler. Sonuca çıkışta, hepsi de aynı. Alttaki ufuksuz-karanlık ovada oynaşıyordum, koşuşup dururken bir kendi güneşimin altında; yüzünde fer ışıtan bir örümcek gördüm –kafası yerine bacaklar asılı olan ve ayakları yerinde de kafalarıyla yerde sürünmeye çalışan hayaletler taşıyordu onu eller üstünde. İnce bacakları vardı onun, narin ve ama alımlı; belli, bir tarantuladan çok daha gün görmüş. Ah bir ağlamayı deneyebilseler, hiç değilse deneseler! Ne çıkardı… Belki o zaman bu taşıdıkları örümcek gülümsemesinin gerçek ve gönülden aslında olduğunu, kanıksayabilir; kafalarıyla yürüyen tepkisiz bacak yoksunlarını yalanlayarak, çamur ata ata o hayaletlere! ! Sonra hepsi bir ses duymuşçasına durdu, ve ellerindeki dişi yere düştü. Kardinal giysili bir Papa, ki görüntüsü yaklaştıkça oldukça netleşti. 1000 yıldır güç adına esir eden ve öldüren ruhbanların başı ve emir vericisiydi, ki haşa ya Tanrı ya da peygamber sanardı kendini, o yakama ilişti bir rozet. Elimin tersiyle ittim bu ruhbanı yere Ve yere düşen örümceği aldım. İleride, ona aşık olacaktım. Dedim ki ona: “Ben hayalet değilim ve asla seni ellerimden düşürmeyeceğim.”:Sevindi buna. Benim kadar sevindi mi? :Risk o kadar çok diğer şeylere alırım ki, ona dair ettiğim böyle, buna, bu lafa asla almam. Değindi ki: “Ben tarantula bacakları istiyorum.”..Güçlü olup düşmemek için.” Ben de nakil yaptım böylece ona, yamalar ekledim isteği üzerine –hoş, istediği her şeyi yaparım ya. Ve küfürler ede ede yokoldu aniden yukarıdan inen ve o an kaybolan bir başka görüntü. Bu görüntü, Kafdağı dedikleri olmalıydı, gülümseyerek uzaklaşan. Anlam veremedim. Ama yerdeki eş ikizi, o hala yanı başımda! Sanırım, gülüşünün anlamı –(ş) imdi`ce bir tünaydın- bu eş ikizinde saklı olmalı; üstelik, biz’e daha yakın olan kısmi. Baktım sonra sevimsiz hayalet görüntüleri yokoldu ama o uçsuz bucaksız karanlık ova, o hala var, Erycle`angeth’te*- bu geniş ama yampiri dağ zirvesinde. Ve kararsız Vorsux,* döndükçe dönüyo hala yukarıda (ama tek yaşama geldiğim, doğduğum nokta da burası, ki asla da istemezdim bu yüzden bir başkasını) …
_ Gri soytarı’nın çivi sökenleri ve uysallığı Mavi Ekim’in; tamamen sadeleştiriyor birbirini. Kötülerin çoğalır gözükürken sayısı, aslında bu sadece bir görüntü aldatmacası- bilen bilir, gelip geçici. Çünkü iyilerin enerjsi büyüdükçe büyüyor ve hep de böyle olacak. Fakat ahh, gene de bir curcuna kalıyor geriye. 10 Kasım’da bir 18 Kasım yoksa hiç bir 1Nisan 23 olabilir miydi! ! ! ...
_ Boşver, sen danset Scissor Sisters; (4) öyle ki, tek, boşvermen bu gibi bir şey hep olsun. Bilirsin, ‘Death of Sister George’daki(5) Susannah Yorke aslında masumdur ve unutmayalım ki George onun için ne kadar da az uğraşmıştı. Yanı sıra, Susannah’da arzularına ve gösterişe yenilendi –o da pek uğraşmayandı.
..

Devamını Oku