Zırhının İçinde Paslanarak Ölen Şövalye

Mustafa Seyfi 2
64

ŞİİR


0

TAKİPÇİ

Zırhının İçinde Paslanarak Ölen Şövalye

en fiyakalı, en lüks
mutsuz olma biçimidir aşk;
insanın,
kendi mutsuzluğuna tanrı oluşudur.
ve şairin işidir;
dalı kırık palmiyeye dahi üzülmek.

ben yüzümü kaybetmiştim,
aynalarda nihil bir boşluktu gördüğüm.
insan olmanın sıfır nüsha sancısı
sarmıştı çepeçevre dört bir yanımdan.
yüreğim sıkış tepiş bir kördüğüm
içime defnettiğim sevdalardan.

işlem hatası var tanrım,
dünyaya yeni baştan gönder beni.
yalnızca mutlu insanlar sever
durduk yere fotoğraflar çekmeyi.
iki derece miyop yarattığın gözlerim
hastane duvarlarında anlam ararken eskidi.

şimdi her şeye geç kalmış
stajyer bir kelebek gibiyim,
erken kelimesi sözlüğümden sürgün.
sıçrama tahtasında tepinir durur da
suya atlamaz,
benim nadasa bırakılmış
talassofobik hüznüm.

en fiyakalı yok oluştur aşk,
bahsetmiştim;
kemerli sarnıçlarda kupkuru
bir şarkı, çağırdıkça kaybolan,
uğruna tonlarca mineral
ve millerce yeryüzü tepilir.
tanıyınca nankördür insan,
en güzel bilmeden sevilir.

işlem hatası var tanrım,
dünyaya yeni baştan gönder beni.
adına kimseyi öldürmem,
lakin girişinde bakir yürekler istenen
kumdan mabetler yaparım sana.
sen de bilirsin;
her insan şaşırır, kendi şehrinden
küçük yerde yaşayanlara.

ben ki,
kulların arasında en uzun,
en yalnız,
en ihtiyar çocuktum.
tuhaf meyve kokulu parfümler yayılırdı
sevdiğim kızların her zerresinden.
denizleri yumruklayarak arakladığım
her kabuktan inci çıkmadı.
biliyorum, önemsiyorum da üstelik;
hayatları evlerinin mutfağına hapsolmuş,
bulaşıktan nasırlı kadınlar da vardı.

tanrım;
günahsız ellerimi kanatacak
iki yüzlü kılıçlar bahşetme bana,
zırhları içinde paslanarak
yapayalnız ölür bütün şövalyeler.
altın basit bir mücevherat,
dolar ise çürümüş bir esaret sikkesi altı üstü:
dünya artık kapalı borsaların hatırına döner.

Mustafa Seyfi 2
Kayıt Tarihi : 11.9.2025 12:52:00