Cefadır yokluğun cananım cana.
Gözlerim bakmaya doymadı sana.
Bu matem bu hüzün reva mı bana.
Zir-û zeber etti yokluğun beni.
Şeydalık belaymış güzelim başa.
Hasret rüzgarıyla döndüm talaşa.
Kâr-u bârdan oldum, saldın telaşa.
Zir-û zeber etti yokluğun beni.
Bedende kor olmuş gam ile keder.
Azabın cevrinden kavrulmuş ciğer.
Gücümü yitirdim, kalmadı mefer.
Zir-û zeber etti yokluğun beni.
Güldeste tutsam da deva olmadı.
Ne türkü söylesem neva bulmadı.
Yol-yordam bilsem de hava tutmadı.
Zir-û zeber etti yokluğun beni.
El uzat çekiver hicrandan, közden.
Bir işaret göster pürberrak gözden.
Kelam-ı vuslat kıl bir demet sözden.
Zir-û zeber etti yokluğun beni.
17/07/20
Derdi DercanKayıt Tarihi : 8.9.2022 20:19:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiirdeki yâr kavramı hikayesi tamamen hayal ürünüdür. Buradaki esas amaç; gerçek yâr olan Hakk Teala'ya varabilme adına, sınav yeri olan bir dünyadan O'nun(cc) huzuruna pürpâk bir ruhla çıkabilme noktasında insana eşlik edecek bir yardımcıya hacet duyma kaynaklıdır. Yoksa sadece nefsanî duygularını gidermek ve beraber dünyaya meyletmek maksatlı değildir. Geçici bir dünyada kalıcı hasarlar bırakmamak en doğru olanıdır. Hele hele namahrem olan biriyle kafe köşelerinde karşılıklı kahve yudumlamak yada tenhalarda buluşmak hiç değildir. Hem bunlar bir müslümana yakışacak ve tasvip edilecek türden şeyler değildir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!