gece çökerken ardı aynalı şehrime
kızıldır artık gün
gittiğin ak kıyılar
üşümüş ellerim
dilimdeki türkü
-bebek kokusu gönlümde bin telaş...-
ey mâ!
bir dokunsan gözlerime, bileklerime dolandığın gibi
ki,
ilk ışık huzmesi ile
solan günün telaşıyla, ocakta erir güneş
koyu orman, içindeki yolu; geçen, gelin çiçeği
henüz, on dördüne açmamış taze...
kolunda sepeti,
ak mantar
ve
bahşedilmiş zaman sınırında duran yalnız insanız
bedene hapis düşünce yumağı
anlık menfaatlerin düş kurbanı...
unuturuz ana rahmine düştüğümüz an
hızla yaklaşan soğuk nefesli ölümü
vakitsiz daralan gönül sözcüklerim
sessiz...
şiir yazmak istemiyorum geceye
şimdi küskün dudağım
çatlamış tırnaklarım
iki yakası erguvanlı şehrimde, öyle bir yalnızlık
ki, benim bile değil...; herşey gibi!
mabedimin kapısında soyar beni;
yanında kıyafettir gülümsemek
klasik hayat akar zaman içinde
gece pullarını soyunurken teker, teker
perdeler aralık
yalnızlık, izler aynadan
seni ve erguvanları aşmış boğazı
_bilirsin; çatılarda ak noktadır martılar..._
bir ses...
ki, durur zamanım
siyah beyaz dokunuşlarla
duvarlar siner huzura
gün hayali dolar benliğime
duvarlardır insanlarım
sokağa bakan
çığlık çığlığa...
yaralı yüreğiyle aşkını satan bir kadın mesela
ve kör alıcısı
hayat denen bu yolda, kendimeydi tecavüzüm
kendimeydi isyanım, kendimi harcayışım...
değerlerim anlamsızdı, mecburi ortamlarda durmaksızın filizlenen inançsızlığımla
ve bedenimi tuzlu tırnaklarımla yolup
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!