İsmi ala harman kaldı dillerde
Cıvıl cıvıl öten kuşların nerde
Özden evlatların ırak ellerde
Gül açmaz yüzünde ağlarsın karlık
Günlerin geçmiyor matemsiz yassız
Konuk olduk hanesine
Sonu gördük her rüyada
Sardı bizi sine-sine
Kim kaldı ki bu dünyada
Kimi sağlam kimi sağrı
İnci dizip gerdanına
İlim sarıp her yanına
Şahları oturttun önüne
Rana dili kitaplarım
Senden âlâ dostmu olur
Arıyorum seni hayat yolumda
Serin yaylaların düzündemisin
Kalbime nakşettim ismin dilimde
Bülbülü şeydanın nazındamısın
Esen rüzgarlarda keskin yellerde
Ben köy çocuğuyum
Çiğ taneleri dökülmüş pamuk tarlalarında
Büyüdüm
Şarkılar dinledim sanatını icra eden kurbağalardan
Yer yatağında ninnilerle uyudum
İncitmedim dallarını
Bülbülün feryadı belli seherde
Hüznünü seriyor gönlüme perde
Can dostu ararım gurbet ellerde
Bağlandı dizlerim yollar ağlaşır
Meltemler sabahı sarar sesince
Attı beden genç çağını
İksirini bulamadım
Gönül ister kaf dağını
Dur gemini vuramadım
Gurur ile uçan kuştum
Vahiy yolu hira dağı
Cebraille kurdu bağı
Kökü reyhan gül yaprağı
Tuba dalı Muhammedin
Gökyüzünde yeşil sancak
Bu evrende kainatta
Canlı cansız semavatta
Arş,alada yedi katta
Hıfzı kuran minareler
Dalga dalga nidasıyla
Bu gün ondokuz mayıs güneş başka doğuyor
Kurtuluş meşalesi karanlığı boğuyor
Yeryüzüne ümidin çiçekleri yağıyor
Zafer müjdesiyle mustafa kemal geliyor
Bandırma vapuru yavaş yavaş yol alıyor
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!