Hatırla… kavramıştı elimi minik elin.
Bakışındı ruhumu parıltısıyla sarsan.
Saçlarımı okşarken titreyen nazik elin,
Derdim ki öleceğim biraz daha bakarsan.
Ellerin son arzuma hayat vermek ister mi?
Fayans kayganlaşınca adamın sidiğinden
Bir böcek yuvarlandı tuvalet deliğinden
Sifonu çekti adam gitti böcek lağıma
Böceğin şu sözleri ilişti kulağıma
Ey tepeme işeyip sifonu çeken alçak
Ölüm birgün leşini önüme savuracak
Doğduğum gün ağladım ölümü hatırlayıp
Cehennemde dokunmuş kızgın bir kefen giydim
Karısının yanında kabrini hazırlayıp
Ecelini bekleyen ihtiyarlar gibiydim
Yüzdü dışlanmış kalbim bulanık bir kederde
On iki oldu saat
Dünüm geçmişte kaldı
Ve bu kısacık hayat
Bir gün daha azaldı
Gençlikten uzaklaştım
Birlikte varmak için temiz bir geleceğe,
Umudumu emziren sırrı gösterdim sana.
Bir evsizin çöplükten bulduğu bir ekmeğe,
Bir yastığa verdiği değeri verdim sana.
Habersiz mevsimlerin, günlerin geçişinden,
Yolları süpürürken bir çöpçü gibi rüzgâr,
Güneşin ölümüne ağıt yakarken kuşlar,
Bir gölge kadar silik, evine dön işinden.
İşte tek başınasın kitapların ve kendin.
Kimseyi sevmemiştim sevdiğim kadar seni,
Uğrunda her zorluğu korkmadan göğüsledim.
Genç yaşında can verdin sahipsiz cenazeni,
Gözlerimden dökülen incilerle süsledim.
Bırakıp gittin beni...Tutmak için yasını,
Ölümü düşünmekte,
Gözlerinde uyku yok.
Kıvranırken döşekte,
Seyahate kuşku yok.
Söner gözlerinde fer,
Eriştim güzelliğin solduğu mevsimlere.
Kuruyan hayallerim yeşermeyecek tekrar.
Terk edip gitti beni hiç dönmemek üzere,
Göz kırpıp açana dek yiten yirmili yaşlar.
Yıkılan gençliğimin enkazı altındayım.
Es rüzgar es alev kalbimi soğut
Tükenmez sızımı dindir zorsa da
İçime dek işle ellerimden tut
Götür buralardan seni yorsa da
Öyle es ki beni peşine düşür



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!