Gökyüzü akıyor gözlerime karada uçan martı gibi
İçim içime sığmamazlık edemez
İçim ferah
Gökyüzü akıyor yüzüme gökte yürüyen kaplumbağa gibi
Kapılar yüzüme açılıyor
Gelince baharda son
Yapraklar hastalanır yavaştan
Çemenler solar aniden
Sema titrek titrek ağlar üstümüze
Şark tarafı gelinliğe kavuşur
...serince esen rüzgârı hissetmekten ötedir ayda balonlar patlatmak
Kemikleri saymaktan bıkmışım
Etraf balon cesetleriyle dolup taştıktan sonra
Güzele uğramanın vakti
Oysa alınan her nefes güzel
Alışması imkansız davranışlar etrafımızda çember
Bayram düşün ev cenaze
Şeker yok hiçbir zaman
Tutulacak yas var
Bayram kara
Şen olmayacak gönlü
Gülüşü var sokak çocuklarının
Ben sokak ben çocuk
Aşkları var sorgusuz sualsiz büyük
Bolca da şarkıları var
Mevsim farketmez onlara
Yüzleri kapkaradır gönülleri ak
Çay şekersiz ve soğuktu
Kelebeklerin kanat sesleri kulaklarımı okşamaktan yara etmişlerdi
Yağmura hasret kalmıştı bu yıl otlar en çokta belediyenin ektigi güller çiçekler
Bir gül satıcısına hasretti şehrimdeki aşıklar
Gizliden koparılan güller doğmamış
Cenazede binlerce karanfil voltalıyor
Ortalık kapranlık apaydınlık
Güneş yoktu gökyüzünde
Yerde bulluttan parça inci
Hayat
Sokak lambası adeta etrafını sinekler sarmış
Döngünün ortasında duran varlıklar idir yalnızlar
Durmaktan sarhoş olmuş
Öz serabını görüyor sarhoş;gülerken
Günün vaktini bildiren ustalar çırak ararken
Bizimkiler durup saz çalıyor ağızlarıyla
Ağıtlar yaktılar dün gece sigaralarıyla beraber
Hangi dağ yıkacak ki
Kirpiklerde ezilmişe
Gündüzü gece geçirene
Hangi bağ gülistan ola ki
Gelsek de masaya bir çift kelam
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!