Tanrım, niye geldim? Bu dünyaya ben?
Hep acı çektim, yüzüm gülmedi neden
Sevmeye çalıştım, yüzüme bulaştırdım,
Anladım ne olduğunu..
Kaçmak istedim ta uzaklara, kaçamadım!
O, o kötü duygular, sarıverdi etrafımı
Kapıda gördüm seni
Ta derinden vurdun beni.
Hiç aklımdan çıkmadı
Gece gündüz hayalin.
Kara gözlü Ceylanım! ..
Elimde bir kalem, yazan cinsten
Yeter ki yazacak bir şeyler olsun.
Hayatını anlat zamanın varsa
İki de gözyaşı dök, aklın yoksa!
Dilin söyleyemez ama, yazar kalemim
Kaldırımlarda yürürken dalgın ve mahzun;
Siniyor üzerime yağmur damlaları
Bir yudum kalmış sevgiyi silercesine.
İstemiyor! . Bu ilkbaharda laleleri.
Düşünüyor;
Rüzgarda hışırdayan sarı yaprakları.
Bir suskunluk var oracıkta, taa derinde! .
Binbir anlamsız sualler belirir, ardarda.
Kaybetmek korkusu, hep içimde saplantı
Kanayan bir yara, dinmez ki belki de yakında.
Kenetlense yarınlar, bir sevgide halka halka
Korkuyorum yaşamaya
Seni gördükten sonra sensizliğe.
Sabaha çıkıp
Akşama erişememeye.
Tan vaktini seyredip de
Ay ışığında, mehtabın yokluğuna.
Rüzgarın estimi yiğidin bağrına
Alaşağı etmeli tüm duyguları.
Hep övgüler söylensin, bu güzele
Şahlansın beyaz atı, mutlu yarınlara
Aşkı öğretelim, çifte kumrulara
Nil nehrini kurutalım, aşka susayanlara.
Mazide bir kadın vardı;
Elleri yumuşacık,
Bakışları ok gibi sert.
Nasıl da kızardı bana,
Ellerimi teninde hissedince.
Hayır da diyemezdi;
Basamaklarda birer adım, ha gayret ha!
Omuzlar gergin-başın dimdik, arşa doğru
Hele nefeslen bir yol! ..
Kaçır bakışlarını, bomboş manalardan.
Dikme gözlerini, o hunhar aşağıya.
Sıkıldım artık beklemekten
Kan ağlıyor içim, seni düşünmekten
Gelemedim kendime
Seni, köşe bucak aramaktan.
Ne heveslerle gelmiştim bugüne;
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!