Sessizlik, en eski dildir;
konuşmadan da büyür içimizde.
Kökleri olmayan bir ağaç gibi yükselir yalnızlık,
ve dallarında paslanmış saatler sallanır.
İnsan, kendi gölgesine sığınan bir sürgündür,
her adımında kendinden biraz daha uzak.
Ne kadar koşsa da,
önünde hep aynı kapı,
arkasında hep aynı yıkıntı durur.
Gökyüzü, unutulmuş bir kitabın ilk sayfasıdır.
Rüzgâr çevirdikçe,
yıldızlar suskun bir alfabenin harflerine dönüşür.
Okumayı bilmeyenler için sadece parıltıdır onlar,
ama bilen için
derin bir yara gibi parlar.
Ve zaman
bizi yavaşça silen görünmez bir el.
Ne bağırışımızı duyar,
ne de gözyaşımızı tartar.
Sadece yürür,
taş merdivenlerden inen ağır bir kervan gibi.
Biz ise
gözlerimizde binlerce soru taşıyan yolcular,
kendi külleriyle ısınmaya çalışan ateşleriz.
Kayıt Tarihi : 21.8.2025 14:23:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!