Trenler geçiyor uçsuz bucaksız zamandan
alı al moru mor yüzlü akşamlar gibi
bir çocuk pencereden el sallıyor
bırakarak zamanların eskilerini
koşuyor körpe zamanlar bekliyor O'nu
taze filizli seherin buğulu çıtırtıları
Umut tarlalarında başaklar el sallıyor
koyu tüneller korkutmuyor bakışlarını
hiç kaybolmazki çıkışın ışığı
orada bekler ırmakların yeşili
ovanın ortasına sunulmuş hayat boylu boyu
birazdan durup soluklanacak bir su içimi
sonra devam bu yol hayat yolu
Yeni memleketler bekliyor O'nu
keşfedilmemiş, aklınca sanki
dün, atası babası geçmemiş gibi
öğreniyor düşe kalka dinelmeyi
güçleniyor bilekleri pazuları
bastığı yerler titriyor kükredimi
Bazen dalıp düşünüyor, yarın olacak mı
ay doğup sarıyor yalnız akşamlarını
gümüş bir tepsiye takılı nefesi
düşlüyor belklediği sabah güneşini
uyuya kalıyor pencerede çocuk başı
düşünde yıldızların fısıldayan sarkıları
Bazı bazı, ben yarattım diyor dağı taşı
mangal gibi harlı kocaman yüreği
bıçak gibi keskin, aslında mahsun bakışları
öyle de saf ki içinin pembe dünyası
kelebek dolu, gül dolu bahçeleri
yolu umudun aşınmayan zor yolu
Bir kez daha içine bakıyor biraz isyan kokulu
bir yerler kırık dolmuş sayarken istasyonları
bir yerlerde sevgilerden kalan yaraları
tıkır tıkır işleyen bir can değirmeni
teselli sunuyor bir şarap bardağı
yarın yeni gün ama bugün henüz bitmedi
Kayıt Tarihi : 29.1.2002 11:08:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!