keşmekeş bir zaman
ve daha keşmekeş topraklar
bir cehennemî rüya bu
durun
kirli postallarınızla
ve alnınızdaki katil yazısıyla
Sussam dudaklarım kanar…
Yorgun kelimelerin ardında saklıydı düşlerim
Gök yarılacak ve şerha şerha -
Rahmet avuçlayacaktı gözbebeklerim
Oysa ne çok üşümüştü tarih ve zaman
duy beni, gör beni ey Yâr
dünyâ artık daha kalabalık ve daha karanlık
bu şehrin duvarları sağır
bu şehir Sen’den sonra darmadağın, harâb
bak, kayıp gidiyor yıldızlar avuçlarımdan
sana yabancı bu çağlarda
ve sen Şirâze
kalbimin kırmızısı...
nereye baksam siyah
nereye gitsem alaca hicran ve ah
sen Şirâze
Gidin ve görün…
Toprağı hâlâ kırmızıdır Çanakkale’nin.
‘Tüfek îcâd oldu, mertlik bozuldu’ demişti şâir
Şâirim! Peki gördün mü Çanakkale’yi
Ölüme ölümsüzlük nâmını verenleri
En bilinmeyendin; sırdın
ufalardın, yakardın, hardın
seni yüklenen taş olsa
kırardın, yarardın, parçalardın
ne kadar bilinsen
o kadar seyre giderdin bilinmezlere
gündüzü geceye cevâb eyledin
er-sultan demeden türâb eyledin
bin yıllık firavnu harâb eyledin
bizleri ‘biz’likten ayırma ya Râb
mal ve mülk senin, ben fakîr kulunum
bir gecenin
göğsüme batan karanlığında
Seni ağladım.
karlar yağıyordu çöllere teninden
Dâvûd’un ellerinde, demiri eriten özlemindi
kuyudaki Yûsuf, ateşteki İbrâhîm
her yer zifiri, her nefeste sükût
dolunay yok, bütün güneşleri uykuda bu evrenin
bir divâne sebeple
içini boşaltıyor karanlıklar üstümüze
bir ecinnî, bir şeytân
Kırmızı bir isyândı çocukluğum
bütün sokaklarında çamurlu yarınlar
kuştüylü duâlar olurdu başucumda
Son derece manalı ve mansında anlam gizli şiirler yazana şair arkadaşımı canı gönülde kutlarım.
Şad olun
Son derece manalı ve mansında anlam gizli şiirler yazana şair arkadaşımı canı gönülde kutlarım.
Şad olun