Sana yağmurlar yağdırsam,
Bana karlar yağsa yeter.
Bütün berrak sular senin,
Bana bir damlası yeter.
Yeşilin zümrüdü senin,
Bir ara kendimi var zannetmişim,
Sanki çile yollarında yetmişim,
Nefsim beni çarpıverdi yerlere,
Baktım gördüm bir zerrede yitmişim.
14-09-1995
Karınca buğdayı,
Tavuk karıncayı
İnsan tavuğu,
Büyük balık,
Küçük balığı,
Zaman hepsini yiyor
Sen toplum da yalnız isen,
Ben toplumla kimsesizim,
Yollarımız ayrı gibi,
Onun için ben sessizim.
Yalnız olmak beter değil
Babam İbrahim UYAR,
Osman oğlu, 1313 (1897) doğumlu. Ölümüne üç gün kalmış. Bütün aile başındayız, bir ara babam, Pakize ablama çok tatlı bir tebessümle bakarak; “Kızım hazırlıkları tamamladınız mı? ”dedi. Ben de kendi kendime “Herhalde bahçe işlerini soruyor.” sandım. O arada ablam: “Ne hazırlığı baba? ” dedi. Babamın yüzündeki tebessüm daha da derinleşti ve belirginleşti. Yani o ifade biçimini anlatmak mümkün değil. “Kızım önümüzde Cumhuriyet Bayramı var; kefeni, diğer malzemeleri bulmak zor olur.” Aynı tebessümle ağabeyime dönerek “Sende mezar yerini ayarladın mı? ” dedi.
Biz de aman baba sen de nelerden
Bahsediyorsun öyle şeyleri aklına getirme,
Dedik fakat hazırlık da yaptık.
Babam 28-10-1984 ikindi ezanında,
Yine bahar gelecek, her yılın,
Nisanında, mayısında,
Kırlarda, parklarda,
Çiçekler açacak,
İsimleri bilinmedik,
Gönülleri sevdalılar,
Şiirin okudum hayrette kaldım.
Aslında sen, beni övecek sandım.
Amma okudukça yandım ha yandım.
Övdün mü sövdün mü bilemedim ki?
Bileyip satırı almışsın ele,
Sanki Mekke yanıbaşımda,
Sen(c.c) içimdesin
Aklıma Celâl sıfatın geliyor
Günahlarım,
Korkuyorum,
İçim yanıyor..!
Yoksullara baksayıdım,
Nefsimi de yaksayıdım,
Sular gibi aksayıdım,
Akamadım tüh, üh be tüh!
Hizmetlerle coşsayıdım.
Dağ devrildi üstüne,
Çalışan diri, diri!
Bir de onlara devrildi,
Yok mu anlayan biri.
Kalk canım yorgunluk bu,



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!