Yetim bir çocuğun hüznüyle gülümserdi yüzün. Dudaklarının kenarında hep ahengini görürdüm, çetin ve ertelenmiş hayallerinin. Bir an için gözlerine daldığında gözlerim, kendimi senin yanında bulurdum yaşadığın o şehirde. O şehir seni bana yakınlaştırırdı. O şehirde seni benden alanlar yaşardı.
Ne zaman başını omzuma yaslasan, içimde bir yerlerde hep bir şeyler kopardı. Sana hissettirmeden silerdim gözyaşlarımı. Bazen de hissederdin. Sonra hüzünlü gözlerinle gözlerime bakıp, ağlama ne olur, ağlama derdin. Şimdi kurutulmuş gözyaşları saklıyorum siyah beyaz fotoğraflarında bu aşkın. Bir yanım seninle şimdi. Diğer yanım senden uzak bir şehirde, seni benden alanlara inat bu hüzzamlı satırları yazıyor. Dualarım senin için, bütün iyi dileklerim, eğreti gülüşlerim, zamansız susuşlarım ve sensizken hiçbir kıymeti olmayan gözyaşlarım. Hepsi senin için…
Sana uzun bir aradan sonra yazıyorum bunları. Benim içimde hala yaşadığını bilmelisin diye. Yazdıklarımı sana bir arkadaşım ulaştıracak. Umarım okumadan yırtmazsın bu kıymetsiz satırlarımı. Hani bir zamanlar senin çok sevdiğin saçlarım vardı ya! Yok artık. Hepsi döküldü tutam tutam. Kirpiklerimi de kaybettim ardından. Sadece gözlerim yitirmedi anlamını, onları da seni görüp, beğenip, aşık oldular diye saklıyorum bu hastalıklı hayatımda. Ama farkındayım onları da kaybedeceğim yakında.
Hani nerde bahçemde esen sevda yelleri.
Yıllar var göremedim bu bahçede gülleri.
Her seherde zikrine çağırıp bülbülleri.
Bir kaside misali dile düşer şu gönlüm…
Zaman dokunup geçer, sevdanın gam teline.
Gurbetin türküsü dudaklarımda,
Giderim son defa, ardıma bakıp.
Yürüyüp gözlerden kaybolduğumda,
Giderim, sevdayı hasretten sayıp…
Fark edilmez bile benim yokluğum.
Gül;
Bir hayat canlansın gözlerinde,
Gözlerinde bir insan yaşasın...
Gül;
Baharlar açsın bakışlarında,
Hicranlı bir zamanda rastlamıştım izine.
Bülbülün sedasıyla açmıştı goncaların.
İki katre inince gözlerimden yüzüme,
Derdine düştü gönül, ben sevdayı anladım…
Sandım ki ıstırabın bir nefeslik, an gibi.
Bir nisan akşamında tutuklandı gözlerim,
Efsunlu bir yürekten iki kelam söz aldım.
Hicranlı bir ömürde bulununca izlerim.
İlkbaharı bırakıp, içime bir güz aldım…
Her zerresi tutuşup, ateş oldu içime.
Senin gözlerinden bakmalı İstanbul’a
Ve İstanbul’un gözlerinden sana…
Denizi seyretmeli gözlerinde senin,
Martılara ekmek atmalı senin ellerinle.
Fakir çocuklara harçlık vermeli,
Umutsuzlara umut aşılamalı yedi tepesinde bu şehrin…
Hüznümde Yüzün…
Ruha cefâ işlenir gergefinde gecenin,
Kan damlarken sabrımın ızdırap deryasına…
Hayaline vurulup çözdüğüm bilmecenin.
Kızıl bir akşam gibi gömülürüm yasına…
Bir sevdanın peşinde diyar diyar dolaştım.
Koynumda hasretinle tozlu yolları aştım.
Yürümekle bitmedi, tükenmedi bu yollar.
Bir hayalin ardından, eridi gitti yıllar.
Hani sen, yüzüme her baktığında,
Ben utanıp yüzümü yere dökerdim.
Gözümden aşağı yaş aktığında,
Ellerimi tutup ağlama derdin…
Oysa ben ağlardım, bir çocuk gibi,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!