Hiç bir mevsimin sıcağı 
Senin ellerin kadar ısıtmadı beni 
Hiç bir mevsimin ayazı da 
Yokluğun kadar üsütmedi
Taze tomurcuk bir gül gibisin
Hangi  çiçek senin kadar güzel kokabilir ki
Sevdan kadar sağanak değil 
Yaz ortası yağmurları bile 
Sırılsıklam olmak neymiş öğrendim.
Hasretin kadar yakmıyor hiç bir ateş 
Üstelik dokunmanın zitlığına tezat 
Gülüşünden bir bahşiş bıraksan 
Öpüşünden bir sadaka yanağıma 
Seninle ölmeyi şeref saysamda 
Seninle yaşamak yer yüzünün cenneti 
Biliyor m ...
Al gökyüzümden yıldızlarını
Şimdi bir dilek tutsam
mehtabın kararmaz mı?
Görürsün de bu lisanı halimi
İnlemeden dudaklarım,
kalbin buna inanmaz mı ?
Unuttum demekle unutulmuyor işte 
Kalp ağrısı kolay kolay geçmiyor öyle
Bir garip resmin kalmış elimde sadece
Yüzüne baktım baktım ağladım..
Başını vurduğun taşa yazık 
Kan doğradığın aşa yazık
Bunca döktüğün yaşa yazık
Ağlama gözlerim beyhude ağlama
Aşk elinde yanar da kül olursun
Şu koca sehir,bu milyonlarca insan
Hepsinde ayrı bir hikaye
Her biri sayfa sayfa roman
Nasılda geçiyor,geçmez sandığımız zaman
Şakaklarimizda kar var artık
Başımızda kalkmak bilmez bir duman
Kendine çok dikkat et !
Aklım sende kalmasın diyordu giderken
Veda eder gibi değil
Elveda der gibi söylemişti bunu
Oysa aklı Leyla'da kaldığı içindi
Kays'a Mecnun denmesi
Sen ne bilirsin yürekten sevmeyi 
Gönlüne dildar olsam anlamazsın
Şeref sayardım  uğrunda ölmeyi
Orduna serdar olsam anlamazsın
Sararan eylüle inatla gülebilen çocuklardık biz...
Düşe kalka oynayabildiğimiz kocaman bir  sokağımız  vardı
Öyle ayaküstü atıştırmalar yoktu..
Sofra bezleri Üstüne serilmiş anne kokulu çorbalar çekerdi canımız....
Yer yataklarında uyur, tatlı hayallere dalardık..
Biz bilyelerimizi saklardık yastık altlarında
Kapıyı tüm gücünle vurduğunda degil,
Bütün gece boyunca uzun uzun sustuğunda anlamıştım gittiğini.
En sevdiğin şeylere umursamaz tavırlarla
gülüp geçtiğinde,
O  hiç sevmediğin romanı,
ilgiyle okuyormuş gibi yaptığında,
Ben senden saganak nisan yağmurları beklemedim inan
Bir gülüşün kafiydi ,kurumuş bütün çiçeklerimi açtırmaya.
Şu dört mevsim ömürde kış güneşi kadar ısıtsan yeterdi içimi
Kim istemez ki sevdiğinin saçlarını okşayarak uyumayı
Dizlerine uzanıp sonsuzluk hulyalarına dalmayı
Oysa ki ben uzaktaki varlığını, sesindeki sıcaklığı bile nimet sayıp,
Benim adım hüzün 
Son elvedadan bu yana,
Ceplerinden bir türlü çıkaramadığın
O nasırlı ellerinin,
Üşüyen parmaklarında uclarinda  yaşıyorum ben
Bazende,




Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!