Her gördüğün insan, insan olsaydı;
Dünya'da kötülük olur muydu ki?
Bilim, insanlıkta yerin alsaydı;
Bu toplumda cahil kalır mıydı ki?
İnsan olan neslin iyi eğitir!
Soğuk kış günlerinin sonu gelmiş gibiydi,
Dağlar: Yemyeşil olmuş! .. Çiçekler serpiliydi…
Güneş: Sıcak doğmuştu! Hep neşe saçıyordu,
İnsana huzur dolu bir dünya açıyordu…
Pırıl, pırıl bir güneş, yükselmişti semada;
Mis kokulu çiçekler serpildi tabiata…
Tabiat tam adıyla; Bir birine yakıştı;
Seven gönüller bütün: Kalpten, kalbe akıştı…
Lapa, lapa karların yağdığı bir gün idi;
Bembeyazdı sokaklar… Saçaklardan buz indi…
On bir- on iki yaşı… Oturmuş bir köşeye;
Yırtık, sökük mintanı… Onda yer yok neşeye…
Yıkık, dökük sıvası; Eskimiş boyasıyla;
Kırık, çatlak masalar… Bir yarım aynasıyla…
Nefesten ter tutmuştu, pencerenin canları;
Dışarda yağan yağmur ürpertiyor canları…
İnce, ince bir yağmur hafiften yağıyordu,
Sokağın köşesinden bir adam bakıyordu…
O: Hiç aldırmıyordu. Sırılsıklam olmuştu;
Çok sevdiği kumrala, epey hasret kalmıştı…
İnsanca yaşam varken neden huzur bozarsın?
Bu Ülkemi tarihe niçin kanla yazarsın! ?
Sana gerçeği desem: Bir de bana kızarsın!
Ona,buna kul olma..Gel sen Ülkeni tanı! ..
Kürt'tür-Türk'tür diyerek sakın halkını vurma!
Susurluk: Bu Ülkeme çok güzel bir ibrettir!
Asıl olan bu değil! Bu daha çekirdektir.
Bu olaydan şu çıktı: Devlette hainler var!
Şimdiye kadar bizi sömürmüş olan bunlar…
Devlet haini demek: Devlet olanlar değil!
Yahu güzel kardeşim! Bunca saflığın niye?
Kendin heder edersin kurnaz, geçinsin diye!
Çıkarcı kurnazlara hemen aldanıyorsun!
Asla gerçek olmıycak yalana kanıyorsun! ..
Kanman bir yana dursun: Bir de gaye edersin!
Niye olur savaşlar? Bunca kan dökmek niye?
Âdem ile Havva'dan herkes kardeş değil mi?
Bazı bencil kişiler çıkar sağlasın diye,
Aldanarak onlara uymak yanlış değilmi?
Bu dünyamız ateşten, sudan hâlkolmadımı?
Sayın Kenan Atıcı'nın şiirlerinde incelikle hazırlanmış kafiye ve yazın dili gerçekten Karacaoğlanı aratmayacak kadar, kanımca yüzyılımızın beklenen Karacaoğlanı yeniden uyandı...