Kar mı daha çabuk erir ? İnsan mı ?
Kim daha iyi bilir ayrılığı ?
Arkada kalan mı ? Susan mı ?
Kim kimi bir çırpıda siler kadın mı ?
Kim daha çabuk unutur yaşananları ?
Soran olursa bir gün bu adam kim diye
Valide sultanın oğlu hakanıyım ben
Zamanında dedem vermiş bir demirciye
Demir kokulu bir babanın kanıyım ben
Birazcık kaba etliyim boy bir seksen üç
Tüm gözleri sarmış apansız korku
Kimsenin yok uysal koyundan farkı
Atalarım bir söz söylemiş der ki
Korkunun ecele faydası yoktur
Oysa nasıl başlar İstiklal Marşı
Koş! durma sakın etrafa kıvılcımlar saç
Yar rüzgarları hırçın fırtınaları geç
Yık tüm engelleri kapıları tek tek aç
Haydi bre coş ki sen taşkın elsin küheylan
Aldığın her nefes arş-ı alada yemin
Rab dilemezse eser mi hiç rüzgar
Ne gündüz olur ne de güneş doğar
Bulut yürür de yağmur mu yağar
O ol demedikçe ne oluverir?
Nasıl yaratmış bak cümle aleme
Davet var ey insan! İcabet et davete
Bürünüp bırakılmadın kemik ve ete
Ruhun da ihtiyaç duyar elbet gıdaya
Sultana layık şükür yaraşır gedaya
Kutsal randevuya çağrı dinle ezanı
Mızrabım değince sazımın teline
Bırakırım kendimi bir duygu seline
Köroğlu'ndan tut var git Ezo Geline
Tüm yanmışları yüreğimde hissederim
Perde perde yaşanır aşkın her hali
Naçizane nasihatim var dinle
Bir yere varılmaz nefretle kinle
At içine sakla sen sana inle
Halka hoşgörüyü elden bırakma
İstenmediğin yerde aman durma
Koşmuştuk baharda delice
Denize varmıştık ne oldu?
Taç yapalım diye kraliçe
Papatya dermiştik ne oldu?
El ele sıkıca tutardık
Geçiyor günler hep beklemekle
İçindeki derdi saklamakla
Ara sıra umut yoklamakla
Bilmem bu gidiş nereye doğru?
Her gün yeni bir olay, oyun



Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!