1. İLK YOLCULUK
(Mayıs -2012)
İstanbul’a göç eden yoksul köylüler,
Asırlardır her sene, bunu tekrar ederler.
Gidiş ilkbahar, dönüş ise sonbahar,
Hasretinle yanan bu zavallı kâlbe,
Felek acımadı, vurdu acı bir darbe.
Sanki girmiş gibi, müthiş bir harbe,
İki gül komşu olmuş, biri al, biri beyaz,
Keyifleri yerindeymiş, başlar iken bu yaz.
Hasret kalmış ikisi de bülbül sesine,
Şiirler yazarım, zaman, zaman, yana, yakıla,
Sevmek suçmuş gibi, devamlı başa kakıla.
Şiirler yazarım çoğu kez gizli, ve açık,
Bakışların sevda yüklü, gerek yoktu sözlere,
Hayranlıkla dalıp gittim, o yemyeşil gözlere.
Sen giderken kâlbim rikkatli ve çok yufka,
Adamışız kendimizi temizliğe, işe ve güce,
Çalar iş borusu, toz zerresi görünce.
Bazen güneş doğarken, kapı, pencere, cam,
Akşamın hüznüyle kalınca baş başa,
Düşünürüm ki bir gün daha gitti ömürden;
Öyle veya böyle, nasıl yaşarsan yaşa.
Bir resim gibisin, canlı, kıvrak bedenin,
Okşadığım şeffaf sıcak bir tenin,
Vuruyor yüreğin bir kuş gibi ürkek, telaşlı,
Bilemedim bunca yıl, kıymetini, kadrini.
Pişmanlık, göz yaşı, tavaf ettim kabrini,
Dilerim ALLHTAN, olsun Cennet mekânın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!