Ölüm mazlum insana bir bedesten tahtıdır
Ölüm zalim insana hayatın bedbahtıdır...
13-12-2010
İhanetle mi baktın? Yüzümde karardı aşk,
Kim ki ihanetle koyun koyna uyurdu?
Bilir misin ruhumda kimleri arardı aşk?
Bu ölümlü fermanı hangi sultan buyurdu?
21-05-2011
masum bir bebeğin gözlerinden süzülen,
yaşın içindeki ciddiyet kadar onursal;
yalnızlığımın en derin köşesinde
saklambaç oynayan duygular,
şimdi çıkın ortaya
çıkın, sobe yapacak kişi kalmadı artık,
Bir ıslık sesidir yağmur, bir uyarı.
Hayat gibi vazgeçilmez yine senindir.
Her yağmur söndürürken ateşteki harı,
Benim harımı ateşleyen bu yağmur kimindir?
19–07–2009
Özleminle yanıp tutuştuğum zamanlar.
Umutsuzluk yavaş yavaş kapımı çalınca,
Issız düşlerimin ötesinde beni kim anlar.
Ümitlerim, her adım gibi ardımda kalınca.
30–06–2010
Anlamı kalmadı artık sensizliğin.
Sana adadığım hüzün kokan gecelerin.
Varlığını hissettiğim gündüzlerin.
Önemi yok artık, dakikaların, saatlerin
Beni kaybediyorsun gün be gün, damla damla...
Kayboluyorum bu şehrin sokaklarında,
Oysa ne küçüktü eskiden buraları,
Şimdilerde havada dolaşan
“sen” düşünceleriyle
Yitiriyorum kendimi.
Kayboluyorum bu şehrin sokaklarında,
Neden hep seven aldatılır?
Neden şarkılar hep öyle anlatır?
Ve nedense seven acı çeker hep?
Ve neden hep sevenin gözleri ıslanır ki?
Bir ihenet sonucu yazılan şiirler,
Ölümün soluğudur yaşamak.
Bıçak sırtında rüzgâr gibi,
Tepeden tırnağa hasreti yak.
İçindeki duygular gibi,
28–05–2010
Gülümsemesi,
Usta ellerin kalemleriyle bir nakış gibi
İnce dudaklarına işlenmiş.
Saçlarına,
Toka diye dünyanın bütün acılarını takmış olan,
Düşlerin sürme gözlü bulunmaz kadını.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!