Kum tanesiydi belki ömrüm
Tozlu ve sıradan
Bir güneş kadar uzak
Belki de parmaklarının arasından
Kayıp giden
Zaman kadar çabuk
Susulmazım şimdi
Şu akşam arifesinde
Hem de hiç susulmaz
Aşk yorgunu sanırlar
Halbuki aşktan anlamazım
Yar dedikleri bir kara kirpik
Saraylarım yok artık
Yok matemli odalarım
Belkide kaçağım
Issız kuytulara
Hadi bul kendini
Yırt göğün mavisini
Bir ben bir de benliğim
Gidiyorum öz vatanımdan
Kalmak istese de aklım fikrim
İçmişken süveyda pınarından
Kurtarmıyor ne ilmim ne zikrim
Nefs-i savaşım dan
"Yalnızlık libâsın bol biçip içine nokta-i ben koymuşlar.
Sukût dedik diz çöktük neylersin..."
Ah be nokta-i ben;
Yüzme bilmeyen ile sevda denizinde inci aranmayacağını ne zaman öğreneceksin?
"Sardım sarmaladım nokta-i ben'in yaralarına,
avuç dolusu şiirleri.
Üstelik tütsüledim ud kokusuyla,
geçmiyor neylersin."
Çıktım kendimin zirve dağına
Kuruldum kimsesizler otağına
Eledim anıların dumanını
Dağıttım rüzgarların şafağına
Bir bir söyleştim
Mazisi bedevi efkarımla
Selam