Sol yanımın yalancı baharı
Var gibi uçma göğümde
Bilirsin gıridir yalnızlığım.
Kör kuyumun sancılı sabahı
Yar gibi yeşerme bahçemde
Son başlangıcımın ilk ortasındayım
Bir kısrak izi böler uykumu
Oysa tüm izlere karşı koyma kuralı geliştirmiştim
Sen manidar cilvenle
Kopup giderken
Tütsü yaktı görmeyişlerin
Gönlüm süveyda sarayına ayak basmak ister
Lakin;
Toprak olmak ene'de ne gezer..
Sevda tepesinin ben minik gülezgini
Ötmez ötemez lebleri
Rüzgar kemirir her bir hecemi
Kanatsız kelimelerimden belli
Ben sevda tepesinin dev gezgini
Gezmez gezemez bilekleri
Saflığın doruğundaydı zaman
Ellerinin teri avuçlarıma gömüldüğünde
Bir bûse can aldı
Tüm zamanlar sana adanmış hayata gömüldüğünde
İçimin aynaya dönük bakışları
Sen oldu hatırla
Yanarsam
Nâr kopsun!
Bastım ince dalların kıvrak belinden
Dönersem
Ay kopsun! nâmert yerinden
Yanarsam
Nâr kopsun!
Bastım ince dalların kıvrak belinden
Dönersem
Ay kopsun! nâmert yerinden
Aç kirpiklerinin kapısını
'Yaş dediğin nedirki hezeyanla geçen bir kaç gün.
Yaş akmadı ise gözlerinden hak için.
hezeyanla dövün.
"Ne zaman bir çocuk geçse içimden kirpikleri yaşlı,
Aniden yaşlanıyorum".
Hamd ve şükür ile açtık, nurlu sabah'ın duvağını.
Yeni bir gün, bembeyaz gelinliği ile salınır karşımızda. Gün boyu en ince nakışlarla işlemeli, tütsülemeli.
Kınalamalı taze gelinin ellerini nazikçe.
Biraz gül biraz papatya biraz da menekşe serpmeli saçlarına.
Selam