Artık sararmış her şey.
Ne varsa yeşil,
yorgun düşmüş dallarda bekliyor son sarkışını.
Rüzgâr, bir hatıra gibi dolanıyor sokaklara,
adı unutulmuş bir mektup gibi
uçuruyor düşlerimi.
Toprağın sesi kısıldı,
yağmurdan değil bu kez
suskunluktan.
Bir zamanlar bahar olan kalbim,
şimdi yaprak döken bir ağaca benziyor.
Her hatıra,
bir yaprak gibi solgun
ve düşmeye hazır.
Seninle yeşeren her kelime,
şimdi kahverengiye çalıyor içimde.
Ve ben,
adını fısıldarken
susmayı öğreniyorum yeniden.
Sokağın köşesinde bir çocuk
elleri cebinde bekliyor
oyun değil bu,
hayatın kendisi düşmüş önüne
bir kuru yaprak gibi.
Ne bir ses
ne de bir adım kalmış ardından.
Güz,
bir veda gibi ağır.
Kimi sevdalar ilkbaharda başlar,
ama sonbaharda büyür
acıyla, bekleyişle,
ve bazen
sessiz bir kabulle.
Bir rüzgâr geçer içimden,
sen mi, güz mü, bilemem.
Ama savrulur içimde ne varsa tutunmak isteyen.
Kendime kalırım,
yapraklara sığınan bir yalnızlıkla.
Çayım soğur,
penceremdeki saksı solar,
ve içimde büyür bilmediğim bir son.
Artık mevsim de, ben de
aynı şeyi söylüyoruz fısıltıyla:
"Gitmelerin tadı yok,
ama kalmaların da gücü kalmadı."
Bir mevsim daha eksildi içimden,
bir seni daha susturdum usulca.
Güz, her vedanın provasını yaptı
ve ben, en çok kendime el salladım.
S.GÖL
Kayıt Tarihi : 27.7.2025 06:28:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!