Ben en çok kendime sustum.
Birinin bana sessizliği öğretmesine gerek kalmadı;
çünkü içimde bir ben vardı,
dudakları mühürlü, gözleri karanlığa alışmış…
Ona her gece,
"Anladın mı neden sevdim?"
diye sordum.
O, her gece omzunu silkti.
Ben seni sevdim.
Bunu bir daha söylemek istemiyorum.
Ama başka bir kelimeyle anlatamıyorum
bu kadar paramparça olduğumu.
Hiçbir sözcük,
“seni sevmiştim” kadar keskin değil.
Ve hiçbir hançer,
senin gidişin kadar derine saplanmadı.
Sen bana “iyiyim” dedin ya o gün,
ben o cümleyi hâlâ parçalarım geceleri.
Evet sen iyiydin belki ama..
Ben hâlâ senin zincirlerinle yaşıyordum.
Hani bir şarkı duyarsın ve
tam ortasından biri seni söküp alır ya…
İşte ben, o sökülüp alınan yerimde kaldım.
Geriye hiçbir şey dönmedi.
İçimde bir ev vardı.
Tüm ışıkları seninle açtığım,
duvarlarına senin gülüşünü astığım…
Şimdi karanlık.
Şimdi duvarlar küskün.
Şimdi hiçbir oda seni hatırlamak istemiyor ama
her kapı hala sana açılıyor.
Kırıldım.
Ama nasıl kırıldığımı kimse fark etmedi.
Çünkü hep gülüyordum dışarıdan.
İçimde ağlayan o adamı
kimse tanımadı.
Ben seni sevdim.
Ve bu dünyada
bundan daha ağır bir ceza yok.
Çünkü sen sevilmeye değil, unutulmaya yazılmış bir yaraydın.
Ben seni yanlış okudum.
Ama kalbim doğru acıdı.
Şimdi sokaklar bile değişti.
Aynı kaldırım taşları altında
başka anılar saklı artık.
Ama ben hâlâ o ilk adımı attığım köşede
kendimi arıyorum.
Bulamıyorum.
Ve en kötüsü ne biliyor musun?
Artık ağlamıyorum.
Çünkü gözyaşları bile
benim kadar yorgun.
Kayıt Tarihi : 13.6.2025 02:37:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!