Gümüş akmış tele, ömür serilir,
Alnımda harita, yıllar çizilir.
Kanayan bir sızı, içten belirir,
Boşa geçen günlerle yandı gençliğim...
Yorgun bakışlarım, uzaklara dalar,
Hatıralar gelir, herşeyi bir bir sıralar.
Her bir anıda buruk, hüzünlü bir türkü çalar,
Olmayacak hayallere kapılıp kandı gençliğim...
Zamanın elinde savrulur ruhum,
Geçmişin gölgesi, peşimde ahım.
Dizlerim dermansız, bitmez yokuşum,
Aldanışlarla avundu, soldu gençliğim...
Daha ne söylesin bu yorgun dilim?
Her şey aşina, daha ne yazsın elim?.
Kapanmaz yarası şiirle bu garip gönlün,
Yalan rüzgarlarıyla söndü gençliğim...
Belki de merhem olur zamanın eli,
Unutur kalbim eskiye dair her şeyi,
Kalır geriye içimde bir buruk melali,
Kaybolan umutlara ağlar gençliğim...
Bir su misali akıp gidiyor zaman,
Çok çabuk geçiyor o coşkun devran.
Kırık kemikler, yetersiz kalp murattan geriye kalan,
Yorulsada hayallerinin peşinden koşar gençliğim...
Belki de her şeyin olması gerekti,
Bu hüzünler belki de ömrüme renkti.
Gelip geçse de, içimde bir ince sızı kaldı,
Gelecek o güzel günleri, hep aradı durdu gençliğim...
Artık ne sitem var, ne feryat ne figan,
Hayatın aldığı verdiği aslında alnıma yazılan,
Maziden bir tebessüm bir hüzündür süzülen,
Huzurla dinlenmeyi arzular yorgun gençliğim...
Kayıt Tarihi : 14.5.2025 09:51:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!