Yordular ustam 
Dik yokuşlarda nefessiz koydular 
Nefes olduklarımız 
Dünya kadar yükü sardılar üstümüze 
Tutamadı belimiz 
Taşımayadık..
Üstelik çıplaktı ayaklarımız 
Kamburu çıktı ömrümüzün 
Dik duruşumuzu bozdular 
Çelme taktılar ayaklarımıza 
Kündeye getirdiler bizi 
Şaşırdık kaldık 
Yar dediklerimiz
Ne ara 
yar/a oldular 
Kırdılar ustam 
Su verdiğimiz bütün çiçekleri 
Tutunduğumuz bütün dalları 
yetmedi kökünden söktüler 
Sırtımızı yasladığımız bütün ağaçları 
Kırdılar ustam Kırdılar 
Sevda yüklü kanatlarımızı 
Öyle uzaktan kimseler de değil
Yanı başımızdaydı hepsi 
Ekmeğimizi böldüler
Suyumuzdan içtiler 
İyi geceler dilediler 
Günaydınlar dediler 
Sonra; 
Günlerimizi ışıksız 
Gecelerimizi uykusuz bıraktılar 
Yutkunup yutkunup izledik öylece 
Misafir çocukları gibi 
Dağıttılar kalbimizi...
Çaldılar ustam
Emeğimizi, ekmeğimizi 
Bir türlü doymak bilmediler 
Sırtı pek, karnı tok, gözü aç 
Dişleri leş kokan 
Havlamayı bilmez itler 
Kan emen parazitler 
Dinsiz imansız ifritler 
Çaldılar ustam çaldılar 
Pırıl pırıl gençliğimizi 
yaşama sevincimizi 
Bu hangi sahne 
Bu nasıl bir oyun ustam 
Hayatımızın başrolünde 
Figüran ettiler bizi 
Vurdular ustam 
Çok derinden  kanadık 
Yara bere içinde kaldı her yanımız 
öyle topla tüfekle de değil
Sözleri ile vurdular
Gözleri ile vurdular 
Kirpik uçlarıyla
Giderek vurdular 
Belki bazen kalarak
Büyük sürprizler yaptılar 
Küçücük hayallerimize 
Ne tuhaf şey ustam 
Bizi bir seyirci sandalyesine oturtup 
Hayallerimizi astılar 
Vurdular ustam vurdular 
Çocuk ellerimizde uçurtmaları 
Sevdiğimiz bütün kuşları 
Öyle bir vurdular ki 
öldürmeyecek kadar az 
yaşatmayacak kadar çok...
Kayıt Tarihi : 6.12.2023 19:40:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.



Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!