Yıldırımlar yüreğimde,
Seller süpürdü yurdumu-yuvamı
Kuruldu Kızılay çadırları,
İçinde ben varım
Çocukluğumdaki karagün dostu
Doldurur içimi ılık bakışları
Yokluğun çaresizlik yoksulluk
..
İçimizde var içimizde yaratmak
Kurallar yaratmak
Tutsağı olmak için.
Yenilikler yaratmak
Eskitmek için.
Yoksulluk yaratmak
Ezilmek için.
..
Gözlerimin içine bakarsan
Seni sevdiğimi göreceksin
Sözlerimi duyup ta dinlesen
Benden gerçekleri duyacaksın
Güzelliğine çok güvenirsen
Sende yaşlılığı göreceksin
..
Açılmış ellerimiz arşı alaya
Yalvarırız herdem biz yüce mevlaya
Gerisin geri dönsek kalu belaya
Kaderimiz sil baştan yazılmazmı yar
Duyulmazmı olmuş ne sesimiz yoksa
Yoksulluk denilende bu cana oksa
..
Bana kardelenler getirin yurdumun dağlarından
Fırat nehrinin kıyısından papatyalar, kurutmadan
Köyümden yeni açmış bir iğde çiçeği, dalından
Daha nice güzel şeyi es geçtiysek farkına varmadan
Savaş, şiddet, ölüm, yoksulluk, yolsuzluk, ırkçılık…
Benim canım ülkemyalnızca bundan ibaret sanılıyor
..
Yağmurlu bir gündü akşam zamanı
Tanıştık seninle melike bacı
Yoksulluk denilen derde dermanı
Biz seninle bulduk melike bacı
Yaramıza merhem çaldın elinle
Derdimize ortak oldun eşinle
..
Bir türküdür sevdamız,
Bir günlük değil ki, yaramız.
Buğday tanelerini toplar ahımız,
Bir günlük değil ki, yaramız.
Zindan mahkûmu oldu şerbetimiz,
Bir nefes oldu türkülerimiz,
Açlık, yoksulluk demeden gitti canlarımız,
..
Yoksulluk sebep olur seven kullara
Kısmette gurbet varmış düştüm yollara
Aşkına düştüm yarim divane oldum
Sonunda isyan ettim sensiz yıllara
Ak düştü saçlarıma hepsi bir anı
Şu gurbet kanser eder seven insanı
..
Ne yazıdır, ne de tura
Vallahi yok cepte para
Bu yoksulluk bizde yara
Bilmem ki kim kafa yora
Oğlan diyor, baba para
Hatun diyor, bende sıra
..
Sensizlik;
Yoksulluk gibi...
Her sabah üç yudum yalnızlık,
Bir lokma acı
Varsa biraz umut,
Ve bi' yığın gözyaşı...
Ben yoksulum
..
Bizler yaşadık mı bin kaç yıl,
Bizler bal eyledik mi acıyı sevdalarımızla.
Bizler yarınlara umut olabildik mi dünden bu güne;
O zaman bizler başardık birçok şeyi.
Eğer dediğimi yaptıysak bu yaşamda,
..
Kaşın kara gözün kara talihin kara
Uymadın hiç bahtsız memo sen bu diyara
Gelen vurur giden vurur düşer peşine
Ne kaçarsın garip memo kaçmak boşuna
Başın kara kıçın kara kalbinde yara
Vur başını fakir memo vur duvarlara
..
Aldandılar baharlara
Kışa götürüleceklerinden habersiz
Ama kışlara da kızamıyorlardı
Baharların habercisi idi ne de olsa
Hep aynalar değiştirmişti onları
Her seferinde başka bir yüz
Her yüzde eski-yeni bir ifade
..
Dadıldı Emlek, kentlere çöllere,
Yoksulluk da mecbur etti gurbete,
Karın doymadı Emlek yöresinde,
Ata diyarından, Gittiler Gurbete.
Bozukdu Osmanlı, mali düzeni,
Yükledi sırtına ağır vergi payını,
..
Yollarına anılarımı serdim Dicle ‘nin…
Uzak dağ köyleri,
Yalnızlığımı üflüyordu çoban kavalında.
Bu senede yoksulluk tütüyordu bacamızda;
Can çıkar;
Umut terk etmezdi bedenimizi
Barut kokusu gecelerde,
..
Kader ne yüze güldü, ne de bir şad eyledi
Ne koydu sefa görüm, ne beni yad eyledi
Bu mihnetlerden gönlüm felekten dad eyledi
Yıkılsın böyle kader, günüm ne hale düştü
Kader ilişti bana yoluma tuzak kurdu
Benle yar arasında bir engel olup durdu
..
Meydanlarda vaatler dinledi,
Bazen güldüyse, bazen inledi.
Her programın sonunda düşünüp;
Bunları önceden de duyduk dedi.
Durdu, boşa koydu dolduramadı,
Doluya koysa da aldıramadı.
..
Arif olanlara fedadır canım
Cahillere selam vermek istemem
Eğer yürüyorsam insanlık için
Boşa mola verip durmak istemem
Nice dertler çektim halden bilirim
Dertlerin içinden derman bulurum
..
10/
13 bir kişi sözleriyle birçoğunu besledi
bir diğeri konuştu ve yoksulluk büyüdü.
14 bereket yoksa zenginlik de yoktur.
kötü kişi korkar
..
Köze dönmüş ateşin karşısında oturuyordu. Yanan yüreğine bakarken yaşanmışlıkların ardına sığınmak gibi bir niyeti yoktu aslında. Lakin alevin her alazı yüreğinin bir köşesine dokunuyordu. Bazen kızıl bir saç bazen de dudak olarak. Gözlerinin önünde dans ederken alevler bir yanı onunla ısınıyor diğer yanı da yalnızlıktan üşüyordu. Konuşmayı unutmuştu. Sözcükler gidenin ardından dökülen yaş sağanağında yitip gitmişti. Kabullenmek gelmiyordu içinden terk edilmek ona ağır geliyordu.
Sus diyordu gözleri, konuşma artık yüreğinle bak ne hale geldik. Yüreğin kaldıramazken acıları birde dillendirme acıyı. Yoksunluk, yoksulluk içinde mecnuna döndük. Yaşlar kurudu, yürek irtifa kaybetmekte ve beden deprem sarsıntıları içinde çökmekte. Kapanmayan, kangrenli yaranın sızıları ile yoğruluyoruz. Kapanmayan göz kapaklarımın ardında sevgilinin görüntüsünü saklamaktan yoruldum. Diyordu ağlamayı unutan gözleri.
Düş görmeyi bile unutmuştu. Yaşadıklarının hayal mi gerçek mi olduğunu bilmiyordu. Yaşamış olmak için mi yaşıyordu, yaşadığı için mi yaşamış oluyordu bunun farkında bile değildi. Sessizliğinin ardında aslında ne büyük çığlıkları vardı. Haykırışlarının yankıları kulaklarına doluyordu.Yaşadığı mutluluğun ardında dibe vuruşlardaki bataklığın içinde kayboluyordu.
Gün ışığını bilmeyen körden farksızdı, sadece sevdiğinin gözleri ile bakıyordu hayata. Onunla görüyor onunla yaşıyordu. Gördüğü her nesne sevgilisinden bir anıydı dokunduğu her ten de sevdiği oluyordu. Sarındığı benlik kendisinin olsa da böyle yaşamaktan mutluydu. Arafta kaldığı anlar çok oluyordu hangisi kendisiydi? Söylenmemiş sözler mi? Yaşanan anlar mı? Sessiz sözcüklerin harmanında savruldukça kendini biraz daha kaybediyordu.
..