Yılmaz Sarı Şiirleri - Şair Yılmaz Sarı

0

TAKİPÇİ

Yılmaz Sarı

Bilmezsin…
Sen geçerken nehirler taşar damarlarımda ve kampana zili gibi deli vuruşlarla iner kalkar yüreğim. Hep seni öteler birikmiş kimsesizliğim.
Bilmezsin…
Bir kuş havalanır yüreğimden, maviye çalar, düşlerimi boyar, içinde tek figürüm sensin. Kırmızı bir sonsuz gibi ateşsin. Birden işte, birden havalanan kuş göçe hazırlanır ve tırnaklarımı yerim senden habersiz.
Bilmezsin, bilemezsin. En çok ararken kaybederim ve görmem gözümdeki sevimli
çapağı.

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Sen bana sus
Ben geceye küs
Hazin bir sonbahar
Düşlerim kanar
Ellerim yangınlardan kalma
Sönmüş

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Böyle başlamalı belki...

Bir koy vardı, içinde yakamozların dansı. Buraya bir kadın koyalım istersen, sen ol, tamam. Kadın yakamozlaraı yakalamak istiyordu, yakaladı da. Bir bilinmeyenli denklem kadar basit, bir iç tepkiye yenik düşüp yakamozları
bırakıp sahiplenmekten vazgeçti. (Adam yatağın içinden usulca doğruldu ve çıplak bedeninin kadında tiksinti uyandırdığın düşündü ve yakamozları oda bırakmak zorunda kaldı. Şimdi sessizdi oda, birbirine zıt iki yaşam aynı sınırlarda yine zıtlaşmıştı.) adam o da benim, tamam...
Adam, savruk bir serüvenciydi. Ordan oraya, o daldab bu dala, yürekten yüreğe köprüler kuran bir aşk mimarı sanıyordu kendini. Tüm hislerini sevda tadında tutuyor, tüm sevdalara açık bir kapı bırakıyordu. Sonra sevda hamurunu yoğurdukça kendine benzeyen biriyle karşılaşıyordu. Bütün yoğrulmalarda sonuç aynıydı.
'Yaşamı anlamlı kılmak, yaşadığını bilmek ve bildiğini yaşamaktır.' diyordu ve şefkat istercesine yüzünü dayadı kadının göğsüne. Her göğüste yüzünü acıtan bir yan vardı, alışmışlığa ve ayrılığa dair. Yüzünü koyduğu ilk göğüsten bu yana hep aynı duyguyu yaşamıştı. yine de her göğüste farklı dünyalara dalmış, sevmenin ve sevilmenin hazzını yaşamıştı. Kaç gece, kaç gün; az yanını koyup ortaya, çok yanınından vererek, daha çok da almak için, biraz da bencilce...

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Kendine aldanmış zaman,
Kendine aldanmış mekan,
ve
soyut bir insan
Yanılgısı düş süreci.
Kimliksiz AN'ların şahidiyiz aslında,

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Durdum
Baktım.
Suda yüzüme
Eskimiş anılar coğrafyası
Zaman eprimiş ses,
uçup gitti dudaklarımdan.

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Yağmursun
Yemyeşil bir iklimde.
Salkım saçak inersin
Yeryüzüme.
Ve ben,
Çıplak gezginim

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Sen
somutlanmış düşlerimdin
kese kağıdına sarılı
sevgi aldığım,
kenar mahalle bakkaliyesi gibi.

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Bir kuş konar pencereye
Tek kanat bir pervane.
Alıp götürmesini,
Gelip konmasını beklemek boşuna yüreğine.
Bu düş eksik.
Gitmez bir başına.

Devamını Oku
Yılmaz Sarı


Cümlesi yitik
Geçmiş zaman haritası ellerim
Eksiğim, asıl varlığınla.
Sesini yitiren sokaklarda
Yorgun kaldırımlara çarparım

Devamını Oku
Yılmaz Sarı

Eski fotoğrafların
Yanmış yeriydi yaşam,
İçinde sevda saklı yansımalarıyla.

Bir gün uçup gidecek görüntülerin, kaburgamda bıraktığı bir bıçak darbesi sızlattı beni. Ben aşkın tarlaların sahibi ve içine umut ekilen bir yeryüzüyüm yanağına konan. Seni buğday tarlasında bulmuştum. Yanmış insan eti kokuyordu başakların.
Küllerin içinde kavrulmuş kuş(anka)

Devamını Oku