Yıllar Önce İstanbulda Boğaz Gezisi

Sene bin dokuz yüz altmış bir
Aylardan Temmuz
Günlerden ise Pazar
Sabah saatin beşi
Tam bir saat sonra doğacak sabahın güneşi
Sırtımda satılacak metaım var bir çuvalda
Hızlı adımlarla yürüyorum yolum sirkeci vapur iskelesi
Durmadan düdük çalıyordu haydiii kalkıyorum diye
Son anda yetişip nefes nefese yapıştım
Boğaz vapurunun giriş demirlerine
Aklımdan çıkmıyor o İstanbul un çingene güzeli
Adı Selmaydı Selmaaa
Güvertedeyim gözlerim dalgın etrafı seyrediyorum
Uğradığımız iskeleleri
Dolma bahçe Beşiktaş Ortaköy
Sabahın meltemi ılık ılık yüzüme vuruyor
Bir ara her şey dondu sanki
Deniz duruyor vapur duruyor
Sanki kıyılarda bir sevgili arıyor
Sonra yine yol aldık sanırım
Ben bu boğazı ve yakalarını iyi tanırım
Karşılıklı hep birbirlerine bakıp selam dururlar
Üsküdar Kireçburnu Çengelköy
Yeni köy ve Tarabya
Karşıda muhteşem yalılar ve moda
Anadoluhisarı kuşbakışı boğazı seyrediyor
Vapur Büyükdereyi geçti Sarıyer’e doğru gidiyor
Vuuuuu Vuuuuuu Vapur un düdüğü acı acı ötüyor
Dalgın dalgın düşünüp giderken
Yanımdaki yolcu arkadaş böğrümü dürtüyor
Heyy kalk Sarıyer bu iskele
Bende hemen fırladım oturduğum yerden birdenbire
Ve aniden iniverdim vapurdan
Oysa satılacak metaım vardı unutmuşum
Vapurun üçüncü kat bodrumun da
Olsun.. ne Fark eder ki
Keyfim yerinde benim
Ogün aç ve yol parasız kalacakmışım ne umurumda
Bu muhteşem boğazda
Düşündüğüm hayalimde yaşattığım
Çingene sevdiğimi bulmuştum.
Oooo bir hayli yol almışız
Saat tam dokuz olmuş
Boğaz vapuruna bineli tamam dört saat dolmuş
Biz onunla o sakin sessiz İstanbul kırlarına çıkmış
Akşamlara kadar oyunlar oynamıştık.
Boğazda hiç uğramadık iskele koymayan bu vapur
Anadolu kavağı Rumeli kavağı yapacak
Şayet sevdiği izin verirse bu Aşık
Akşam vapuru ile
Hüzünlü
Tekrar sirkeci de bir han’a geri dönecekti
İsmail kırk sekiz sene önceki tatlı hayalini
Bir gün elbet böyle kağıtlara dökecekti
İsmail DETSELİ 9 Kasım 2009