Işıkların altın yaldızlarında
Ağaçların yapraklarında
Birbirini okşarcasına
Hafifçe dokunurcasına
Âheste kaşmir kımıltılarda
Güney rüzgârları dolaşmakta
Çocuklukta zamanın rüzgârından
Dilsiz bir efsunla kana sızan
Mizacında inatla kök salan
Bir şeyler hiçbir zaman
Yok olmaz insanın tabiatından
O vuzuhsuz bir şeyler
Hiç uzaklaşmaz insandan
Bir masumiyet bestesidir gizlice seyelan
Kuşların şansonları onun notalarından
Bir hatıranın parmak izidir avuçlarımızda kalan
Bana kalan tek vesika
Alnımın arkasında bulunanlar
Gerisi mazinin küllerinde
Unutulmaya hüküm giymiş anlar
Yırtılmış takvim yapraklarında melâl
Zamanın vicdanına mühürlü gölgelerdir onlar
Geriye kalan o sevgili zamanlardan
Bir tek saati bile nefes almadan
Anlar ânı anlatabilirim durmadan
Proust’un çağa sinmiş çörek kokusundan
Yüzlerce sayfalar yığması gibi hatıralarından
Duygularını oluk oluk saçan insanlar
Sanki yırtılmış göklerde tecelli kumruları
Titreyen bir rengi havada yakalayanlar
Görünmeyeni tutan ressam parmakları
Hayatı saran hayretfeşan örtüyü parçalar
Havalarda kanat açıp Daidalos gibi uçanlar
Aydınlıkların çocuklarıdırlar
Çünkü her kara gölge,
Ancak ışığın acısından doğar
Nihayet geceye doğmuş sabahlardır onlar
Hepsi de bir kervan sırla yüklü
Göğsünde yıldızlar uyutan yolcular
Gültekin Avcı
İzmir, 1991
Gültekin Avcı
Kayıt Tarihi : 20.7.2025 15:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!