Yıldızların buğusuyla silerken geçen zamanı
Soluk düşlerden kaçarken ve hayallere tutunurken
Açık penceremden giren rüzgarın dokunuşuyla irkiliyorum
Ve sonbahar açılıyor uzak denizlere
Kıyıya bir kısa veda göndererek;
Bir nida eşliğinde ki uzak bir selam ile...
Daha başlangıcında Agustos'un, kışı karşılıyorum
Soluk bir efkar bırakarak yaz gecelerinde
Gün doğumu neferlerini bırakıyor
Oldukça sessiz bir armoniyle
Ufuk çizgisi beliriyor dolaylarında
Gemilerin dumanı karışıyor kirpiklerine
Gözlerinden simsiyah akan yaş
Süzülüyor yavaşca ve iniyor
Dolambaçlı bir sis bulutunun ortasına
Ve serpiliyor, pusuda bekleyen geceye
Gün ortalanıyor ve sen hala uykudasın
Gitmediğin tüm diyarlardasın
En son uçan martının kanadındasın
Çoban yıldızına asılı bir düş gibi
Sessiz, gösterişsiz ama dirayetli
Nereye bir bulut inse, sen oradasın
Göğe musallat olmuş hüznün bulutları
Deminden içiyor günbatımı özlemin
Kızıllar göğü kavuştuyor geceye
Yıldızların soluğunda dinlenirken gün
Suskun bakışların kayboluyor karanlıkta:
Tek görebildiğim ise parlayan gözlerin
Görüşünde mahçup yıldızların;
Deniz boyunca serilip uzanan,
Ve sana kavusan ay ışığında...
Ozan Oğuz
Kayıt Tarihi : 5.8.2025 04:48:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Göğe musallat olmuş hüznün bulutları Deminden içiyor günbatımı özlemin Kızıllar göğü kavuştuyor geceye Yıldızların soluğuyla yıkanırken gün Suskun bakısların kayboluyor karanlıkta: Tek görebildiğim ise parlayan gözlerin Görüşünde mahçup yıldızların; Deniz boyunca serilip uzanan, Ve sana kavuşan ay ışığında...
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!